DOLAR

39,8357$% 0.05

EURO

47,0419% 0

GRAM ALTIN

4.247,08%0,46

ONS

3.315,19%0,38

BİST100

9.948,51%5,78

a
admin

admin

30 Haziran 2025 Pazartesi

DİĞER YAZARLARIMIZ

Yaşlı Bakımı Programı Öğrencilerinin “Uğraşı Terapisi Yıl Sonu Konseri” Müzikseverleri Büyüledi

Yaşlı Bakımı Programı Öğrencilerinin “Uğraşı Terapisi Yıl Sonu Konseri” Müzikseverleri Büyüledi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Yaşlı Bakımı Programı öğrencileri “Uğraşı Terapisi Yıl Sonu Konseri”nde sahne aldı

Fotoğraf- Dilara Ersekmen

İKÇÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Yaşlı Bakımı Programı 2. Sınıf öğrencilerinin almış oldukları Uğraşı Terapisi dersi kapsamında Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda düzenlenen konser, müzikseverlere unutulmaz anlar yaşattı.

Geleneksel Türk Müziğinin nadide eserlerinin seslendirildiği konserin orkestra şefliğini Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mücahit Yalçın Öztüfekçi üstlendi. Koroda ilk kez sahne alan öğrencilere Müzik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Özden ve öğretim üyeleri enstrümanları ile eşlik etti.

Doç. Dr. Mücahit Yalçın Öztüfekçi, konserin açılışında yaptığı konuşmada, “Müziğe bir şekilde dokunabilmemiz gerçekten çok önemli. Yaşlı Bakımı Programı öğrencileriyle ders kapsamında bir yıl boyunca bu konser için hazırlandık. Müziğin hayatımda her zaman artısını ve güzelliklerini gördüm. İletişim ve güzel anılar bırakmak anlamında; önce kendi terapim için, sonra karşımdaki ve çevremdeki insanların terapisi için çok ciddi çıktıları var müziğin. Bu ders kapsamında, bunu daha bilinçli bir şekilde fark ettim. Sizler sahada; yaşlı bakım performanslarınız sırasında kullanabileceğiniz çok özel bir uğraş edindiniz. Yaşlılarla, müzik sayesinde kuracağınız ilişki, onlara sizi daha kolay kabul ettirebilir. Onlarda hoş bir seda bırakabilir, yanlarından pozitif duygularla ayrılabilirsiniz. Çalışmamızın asıl amacı bu kazanımı elde edebilmekti. Yıl içerisinde, sizlerle bu kapsamda yaşlı bakım evlerinde konserler de verdik.  Ben bunları sadece bir mesleki etkinlik olarak görmüyorum. Aynı zamanda, bunun içinde bir insanlık görevi de var. Vicdani bir sorumluluk var” dedi.

Konser, teşekkür belgelerinin takdim edilmesinin ardından sona erdi.

 

Devamını Oku

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Kranyosakral Töreni ile Uğurlama

0

BEĞENDİM

ABONE OL

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü tarafından, 4. sınıf öğrencileri için veda töreni niteliğinde olan Kranyosakral Töreni düzenlendi.

İKÇÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Derya Özer Kaya ile akademisyenler ve çok sayıda öğrencinin katıldığı tören Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda gerçekleşti.

Programın açılış konuşmasında 4. Sınıf öğrencilerine seslenen Prof. Dr. Derya Özer Kaya, “Bugün önemli, anlamlı ve keyifli bir gün. Uzun bir yolculuğun sonuna geldiniz. Sizleri, yakında mezun edip uğurlarken bir yandan da yeni yetişen ekibe ‘merhaba’ diyeceğiz. Umuyoruz ki keyifli, güzel bir mezuniyet olacak. Kolay bir yolculuk değildi. 4 yıl boyunca bizimle birlikteydiniz. Belki bundan sonraki süreçte hala bizimle birlikte yol alacak olan arkadaşlarınız var aranızda. Hayat aslında, hep öğrencilikle devam ediyor. Bizler, ‘herkes bir öğrenci, herkes bir öğretmendir’ mottosuyla hareket ediyoruz. Sizler de hayat boyu hem öğrenci olacaksınız hem de hastalarınız, ailenizin fertleri ve karşılaştığınız her bir kişi için iyi birer eğitimci olacaksınız” dedi.

2016-2017 Eğitim Öğretim yılında ilk öğrencilerini alan Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü’nün 6. Mezunlarını uğurlayacağını aktaran Prof. Dr. Kaya, şu ana kadar 337 kişiyi mezun ettiklerini kaydetti. Mezun olacak öğrencilerden, başarılarıyla gurur duyulan meslektaşları olmalarını beklediklerini ifade eden Prof. Dr. Kaya, “Başarılarınızı her yerde takip ediyor olacağız. Mezun takip sistemine muhakkak kayıtlanmanızı istiyoruz. Nerede olduğunuzu bilmek istiyoruz çünkü. Sizler de, bir sonraki aşamada burada, arkadan gelen arkadaşlarınız için ilham kaynağı olacaksınız. Mesleğinizi en iyi şekilde yapmak için gayret edin. Yolunuz hep açık olsun” diye konuştu.

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencileri ile öğretim elemanları tarafından hazırlanan oyunlara, etkinliklere ve gösterilere sahne olan tören,  4.sınıf öğrencilerinin 3.sınıf öğrencilerine temsili olarak omurga maketi bırakmasıyla sonlandı.

 

Devamını Oku

İKÇÜ BİO’dan “Yapay Zekâ ve Veri Güvenliği Söyleşisi”

İKÇÜ BİO’dan “Yapay Zekâ ve Veri Güvenliği Söyleşisi”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Bilim İletişimi Ofisi tarafından koordine edilen “Dünyanın en büyük bilim-toplum buluşması” etkinlikleri çerçevesinde, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Bilim İletişim Ofisince (İKÇÜ BİO) düzenlenen söyleşide, günümüzün en fazla tartışılan konularından ‘veri güvenliği ve yapay zekâ’ masaya yatırıldı.

Moderatörlüğünü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun üstlendiği, Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan’ın ‘Dil Modelleri, Yapay Zekâ ve Veri Güvenliği “konusunda güncel gelişmeleri paylaştığı söyleşiyi, çok sayıda akademisyen ve idari personel ilgiyle takip etti.

YÖK’ün Öncülüğünde Yapılan Bilim Fırtınası

İKÇÜ’nün de Bilim İletişim Ofisi olarak paydaşı olduğu, 150’ye yakın üniversite, 81 ilde eş zamanlı olarak yapılan dünyanın en büyük bilim-toplum buluşması” Bilim Kafe” etkinliklerinin dünya çapında büyük ses getireceğini kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, bilimi topluma daha yakın hale getirmenin ülkelerin geleceği açısından büyük önem taşıdığını aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, “Bu etkinlik takvimi, katılımcı sayısı ve coğrafi kapsayıcılığı açısından değerlendirildiğinde, dünyanın en büyük bilim kafe etkinliği olma özelliğini taşıyor. İKÇÜ BİO olarak bu etkinlikte yer almaktan gurur duyuyoruz. Günümüzde dünya üniversiteleri bilginin üretildiği yerler olmaktan evrilerek; her yaştan insanın bilimle bağ kurmasını sağlayan kurumlar haline geldi. Üniversiteler, toplumla bütünleşme ve topluma hizmet sunma konusunda önemli misyonlar üstlendi. Günümüzde öğretim üyelerinin toplumun ihtiyacı olan bilgiyi iletişim araçları sayesinde rahatlıkla aktarabildiğini görmekteyiz. En önemli paydaşımız olan öğrencilerimizle yürüttüğümüz sosyal sorumluluk projelerini toplum faydasına sunmaktayız. Üniversitelerin toplumsal sorunlara yönelik çözüm odaklı yaklaşımlarla bilim ve toplum arasında köprü kurmasını vurgulayan dünyada bir ilkin YÖK tarafından gerçekleştirilmesinin biz bilim üreten bilim insanlarının ortak gururu olduğunu paylaşmak isterim. İKÇÜ BİO olarak bu önemli konu ile ilgili güncel yaklaşımları ve çözüm önerilerini paylaşmak adına YÖK’ün öncülüğünde yapılan bilim fırtınasına katılmaktan mutluluk duyuyoruz” diye konuştu.

Uzun Vadede Çok Sağlam Stratejilere İhtiyaç Var

Dijital teknolojideki gelişmelerin avantajlarının yanında yapay zekâ sistemlerinin ortaya çıkardığı yeni hukuki, teknik ve etik sorunlar ile veri ihlallerinin gündemde olduğunu aktaran Prof. Dr. Yasin Bulduklu, “Toplumların tartıştığı her alanda akademi anlamında sorumluluklarımız artıyor. Burada en önemli konu bizim hala yerli ve milli bir dil modelimizin olmayışı. Dünya üzerinde eğer yanılmıyorsam 22 tane dil modeli var. Bize 3 tanesinin kullanımını izinle vermişler. Kullanıyoruz ama dil modelini geliştiremiyoruz.  Sonuç olarak yapay zekaya sadece veri yüklemiş oluyoruz. Bir sosyal medya hesabını kullanıyorsanız o sizin otomatik olarak profilinizi oluşturuyor, nelerden hoşlandığınız, paylaştığınız içeriklere göre ideolojik fikirleriniz, nerede olduğunuz, kendinizi nereye konumlandırdığınız ve sizin karşınızda sizin fikirlerinizi, ideolojinizi etkileyebilecek nitelikte içerikler sunmaya başlıyor. Kısaca telefonunuz kapalı bile olsa takip edilmekteyiz. Telefonunuzu, o telefonu üreten şirketin işletim sistemi iOS veya Android dinliyor. Bu açıdan veri güvenliği günümüzde en büyük sorunsal gibi durmaktadır. Yapay zekadan kaçış mümkün değil, elbette bunu kullanacağız. Bu alanlarda her üniversitede hocalarımızın yaptığı çok çalışma var. Uzun vadede ülkemizin hem yükseköğretimde hem de temel eğitimde çok sağlam stratejilere ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.

ChatGPT İle Gündem Oldu

İKÇÜ Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan da kategorize edecek bilgilerin kişilerden istenerek küresel ağa aktarılmasının yeni bir gelişme olmadığını, YZ teknolojilerinin günlük hayata nüfuz eden ChatGPT ile gündeme geldiğini aktardığı konuşmasında, seçim kampanyalarının bile bu algoritmalardan edinilen bilgilerle yürütüldüğünü söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Aydoğan, “Makine öğrenimine dayalı teknolojilerin kullandığı alanlar aslında o kadar da yeni alanlar değil. Biz çevrimiçi yaşamaya, işte, okulda, evde daha fazla vakit ayırmaya başlayınca bunları farketmeye başladık. Herkes bilgisayar karşısında, akıllı telefonlar her anımızda. Tercihler, bilgi alanları, bilgi alanlarının hepsini eskiden yazıyorduk. Şimdi işaretle diyor. Neden? Amerikan seçimlerinde yaptığını yapacak. Siz neyi takip ediyorsanız önünüze o içerik gelmeye başlayacak. Evinize robot süpürge alıyorsunuz, kamerası var. Neden? Evinizin haritasını çıkarmasının dışında sizin günlük yaşam pratiğinizi üreticiye rapor edecek. Akıllı buzdolabı var, saat kaçta eve giriyorsunuz, kaçta çıkıyorsunuz, sensörü ile ayarlarsan yumurta bitince sipariş veriyor. Ama o buzdolabının üreticisi  gıda alışkanlıklarını, üreticilere satıyor aslında. Bunların hepsi tüketici alışkanlıklarını topluyor. Bunlara ek olarak biyometrik veriler örneği, telefon güvenliği diye Face ID’de oturum açma ya da  parmak izi ile oturum açma gibi… Böylece biyometrik veriler toplandı. Daha sonra alışkanlık verileri toplandı. Bugün yapay zekanın yaptığı şey toplanan verilerin analizini sunmasıdır” dedi.

Devasa Veri Merkezine, GPU’lara İhtiyaç Var

Ülkelerin YZ’ye bağlı kendi GPT’leri ve  dil modellerini geliştirdiklerini, ülkemizin bu alanlarda gelişim sağlamasının oldukça önemli olduğunu vurgulayan Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan, “Veri dünyanın en değerli şeyi, altından da değerli, petrolden de değerli. Veri yoksa hiçbir şey yok. Dil modeli de yok. Bir dil modelinin başarısı veriyle doğrudan ilişkilidir. Ne kadar fazla veriniz varsa o veriyi ne kadar iyi sınıflandırabiliyorsanız modeliniz o kadar başarılı oluyor. Bu noktada veri gizliliği önemli bir mesele oluyor. Günümüzde özellikle bizim ülkemizde olmayan şey, veriyi tutmak, sonrasında toplamak ve depolamak, depoladığınız veriyi işlemek, işlerken de yapay zekâ ile entegre edip çıktı almak. Bunun için devasa veri merkezine, GPU’lara ihtiyaç var. Bunlar çok büyük maliyetler. Ülkemizde zaten bunun üretimi yok, yurtdışından gelen pahalı cihazlar. GPU’ları üretemiyoruz. Bize de satmıyorlar. Başlangıç giriş modelleri bizim ülkemizde satılıyor. Öyle de bir dezavantajımız var” diye konuştu.

Enformasyon Teknolojisini İstila Etme Zamanı

Yapay zekâ teknolojilerinde çığır açıcı gelişmelerinin bazı mesleklerin geleceğine yapacağı etkilere de değinen Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan, Türkiye’nin enformasyon teknolojisini istila etmesinin vaktinin geldiğini ifade etti. Dr. Öğr. Üyesi Aydoğan, “Artık mesleğinizde bu teknolojilere hâkim olmanız beklenecek. Mesela mühendis iseniz mühendislik dili modellerini çok iyi biliyor olmanız gerekecek.  Belki birçok mesleğin yerini yapay zekâ alacak. Beyaz yakalı bir memursanız ya da bir bürokratsanız o işin mevzuatını bilmenize gerek kalmayacak. Çünkü onu yapay zekâ yapacak. Belki ileride bu avukat gereksinimi de ortadan kaldıracak. Herkes kendi hukuk yapay zekâsı ile kendini savunabileceği noktaya gelecek. Özellikle eğitim öğretim alanında öğretmen ya da akademisyen ihtiyacı ciddi anlamda azalacak. Uzaktan eğitim sürecinde yaşadık. Öğrencinin sınıfa gelmesine artık çok fazla gerek yok. Chat GPT’nin sesli özelliğini bir sınıfta açıp öğrencilerin sorularına tıpkı bir öğretmen edasıyla detaylı cevaplar veren iletişim kurabilen yapay zekâ teknolojilerinin denendiği örneklerini görmekteyiz. Toplum olarak var olmak istiyorsanız artık enformasyon teknolojisinde aktör olmalısınız. Bu teknolojiyi istila etmek lazım ve bu anlamda akademiye çok büyük işler düşüyor” şeklinde konuştu.

Söyleşi programı konuklardan gelen soruların yanıtlanmasıyla son buldu.

Devamını Oku

İKÇÜ’yü Gururlandıran Akademisyenlere Ödül

İKÇÜ’yü Gururlandıran Akademisyenlere Ödül
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, ilk defa geliştirdiği teknik ile Tıbbın Oscar’ı olarak nitelendirilen Doktorclub Awards 2024’te (Türkiye’nin Sağlık Ödülleri) “Yılın Yenilikçi Cerrahi Bilimler Doktoru” ödülüne layık görülen Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yiğit Akın ile TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı (BİDEB) tarafından kanser tedavisinde uygulanmak üzere özel bir nano-taşıyıcı geliştirilmesine yönelik projesiyle Türkiye’nin 7 Genç Lider Araştırmacısından’ biri olarak seçilen, Eczacılık Fakültesinden Doç. Dr. Gülşah Erel Akbaba’ya teşekkür plaketi takdim etti. Prof. Dr. Yiğit Akın ile Doç. Dr. Gülşah Erel Akbaba’yı makamında kabul ederek bir süre sohbet eden Rektör Prof. Dr. Köse, başarılarından duyduğu memnuniyeti paylaştı. Törende, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu , Prof. Dr. Yiğit Akın’ın ameliyat ekibi  Prof. Dr. Sacit Nuri Görgel, Doç. Dr. Osman Köse, Doç. Dr. Serkan Özcan da hazır bulundu

Bilimsel Üretkenlikten Ödün Vermeden

Akademik performansı, bilimsel üretkenlik açısından oldukça başarılı bir akademik kadroya sahip İKÇÜ’nün her geçen yıl yükselen ivmesine dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Köse, bunun eğitim-öğretim faaliyetlerindeki kalitenin de çıkış noktası olduğunu aktardı. Prof. Dr. Köse, “Uluslararası düzeyde yetkiliğe sahip akademik kadromuz var.

Bunu yapılan bilimsel araştırmalarda ortaya konan başarı indekslerinde görebiliyoruz. Sizlerden gelen başarılar, ödüller aslında bir akademik birikimin sonucudur ve üniversitemiz için de bir gurur vesilesidir.  Akademik kadromuzu oluştururken, ülkemizin bilimsel gelişmelerine hangi alanlarda daha fazla nasıl katkıda bulunuruzun çabası içinde bilimsel üretkenlikten ödün vermeden yolumuza devam ediyoruz. Alanında çok yetkin akademisyenler ve uluslararası düzeyde başarı hikâyelerinden öğrencilerimizde istifade ediyor. Bu ayrı bir övünç kaynağı. Başarı iyi bir ekip ile mümkündür. Bir Afrika atasözü der ki: Hızlı gitmek istiyorsan, yalnız git. Uzağa gitmek istiyorsan, birlikte gidelim… Üniversitemiz için daha nice başarılara ve gelişmelere birlikte gidelim. Marifet iltifata tabidir. Ben her iki hocamıza da ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi.

Tıbbın Oscar’ı Bir Ekip Çalışmasının Sonucu

Yaklaşık 111 bin hekimin oylaması sonucu, ilk defa geliştirdikleri ‘3 trokar ile laparoskopik ekstraprritoneal radikal prostatektomi (sadece üç delikten kapalı prostat kanser ameliyatı)’ tekniği ile “Yılın Yenilikçi Cerrahi Bilimler Doktoru” ödülünü almaya hak kazanan Prof. Dr. Yiğit Akın da Rektör Prof. Dr. Köse’ye plaket takdimiyle onurlandırılmaktan duyduğu mutluluğu paylaştı.

Prof. Dr. Akın, “Aldığımız değerli ödül yaptığımız zanaatın bilimle taçlandırılmasıdır. Geliştirdiğimiz teknik tıp literatürüne ‘yerli ve milli’ olarak geçen bir tekniktir. Bu ödülü bireysel değil takım arkadaşlarımızla birlikte kabul etmek isteriz. Çünkü bu bireysel başarı değildir. Takım arkadaşlarımızla birlikte huzurlu bir ortamda çalışmamızın sonucudur. Bu huzurlu ortamda bize çalışma şevki verdiğiniz için sizlere bir defa daha teşekkür etmek isteriz. Daha iyisini yapmaya her zaman talibiz. Bizleri onurlandırdığınız için çok teşekkür ederiz” diye konuştu.

Dünyaya Karşı Ciddi Sorumluluklar Taşıyoruz

Kanser hücrelerine doğrudan tedavi edici mRNA taşıyacak hibrit bir sistem üzerinde çalışmaya başlayan Eczacılık Fakültesi’nden Doç. Dr. Gülşah Erel Akbaba ise Rektör Köse’nin kabulünden duyduğu onuru paylaşarak daha güzel başarılara imza atma yolunda önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu aktardı. Doç. Dr. Akbaba, “Bilim insanları olarak önce bulunduğumuz bölgeye sonra ülkemize ve nihayetinde tüm dünyaya karşı ciddi sorumluluklar taşıyoruz. Araştırmalarım açısından çok şanslıyım. 10 yılı aşkın görev yaptığım üniversitem, araştırma görevliliğinden, doktorama kadar mesleki yeterliliklerimi geliştirmem, uluslararası düzeyde çalışmam için her zaman bana destek oldu. Alanımda beni cesaretlendiren ve bilimsel keşiflere teşvik eden üniversiteme, değerli hocalarıma şükranlarımı iletiyorum. Üniversitemizin gelişimine, bilim dünyasına ve toplum sağlığına katkılar sunmaya, elimden gelenin en iyisini en iyi şekilde her zaman yapmaya devam edeceğim” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

“Kavramdan Biçime: Tipografik Yorumlar” Sergisi İlgi Gördü

“Kavramdan Biçime: Tipografik Yorumlar” Sergisi İlgi Gördü
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Zehra Atabey danışmanlığında öğrenciler tarafından hazırlanan tipografik çalışmaların yer aldığı “Kavramdan Biçime: Tipografik Yorumlar” temalı sergi sanatseverlerden büyük ilgi gördü

Fotoğraf- Hazal Aladağ

İKÇÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Zehra Atabey danışmanlığında öğrenciler tarafından hazırlanan eserlerin yer aldığı “Kavramdan Biçime: Tipografik Yorumlar” temalı sergi, İKÇÜ Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluştu.

Serginin açılışında konuşan Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Dilmaç, “Fakültemize, lisans düzeyinde öğrenci kabul etmeye başlamamızın üzerinden iki yıl geçti. ‘Kavramdan Biçime: Tipografik Yorumlar’ temalı sergi, şu anda 2. Sınıfta olan ilk öğrencilerimizin ‘Tipografik Tasarım” dersi kapsamında bir yıl boyunca almış oldukları eğitimin ve yapmış oldukları uygulamaların bir çıktısı aslında. Sergide, çok profesyonel çalışmalar yer alıyor. Öğrencilerimizi tebrik ediyor, danışman hocaları Dr. Öğr. Üyesi Zehra Atabey’e de teşekkür ediyorum” dedi.

Dr. Öğr. Üyesi Zehra Atabey ise, “Harflerin yalnızca okunur birer araç değil, aynı zamanda kavramları biçime dönüştürebilen güçlü birer ifade dili olduğunu ortaya koyan sergide, tipografi aracılığıyla soyut düşünceleri görsel anlatıya dönüştüren öğrencilerimizin, her biri özgün bir yorum niteliği taşıyan çalışmaları yer alıyor. Tipografiyi yalnızca yazı değil, bir düşünce biçimi olarak da ele aldığımız sergi ile sanatseverleri, kavramsal derinlik ve görsel tasarımın buluşmasına tanıklık etmeye davet ediyoruz. Ben, estetik algılarını bu güzel eserlerle görünür kılan öğrencilerimin her birini ayrı ayrı tebrik ediyorum” dedi.

Devamını Oku