38,6948$% -0.2
43,5169€% 0.27
3.957,17%-0,09
3.181,33%0,14
9.600,68%-1,04
15 Mayıs 2025 Perşembe
Spor Dostu Kampüs Ödülleri, Recep Tayyip Üniversitesinde (RTEÜ) düzenlenen törenle sahiplerini buldu. 83 üniversitenin toplamda 98 kampüsü ile ‘Spor Dostu Kampüs’ unvanını almak için başvuru yaptığı ödüllerde, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi belirlenen kriterleri başarıyla karşılayarak ‘Spor Dostu’ unvanını alan 47 üniversite kampüsü arasında yerini aldı
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Arif Bilgin’in katıldığı törene, İKÇÜ’yü temsilen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş katıldı.
İKÇÜ’ye verilen Spor Dostu Kampüs ödülü, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Yılmaz tarafından Prof. Dr. Akbaş’a takdim edildi.
Sporun Her Alanında İKÇÜ’yü Temsil Eden Öğrencilerimize Hediyemiz Olsun
İKÇÜ Kampüsüne gelen ödül ile ilgili sevincini paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse “Burası Senin Yerin” mottosuyla öğrencilerin beklentilerini yerine getiren bir anlayışla yaptıkları çalışmalarının karşılık görmesinden mutlu olduklarını ifade etti. Biri yarı olimpik olmak üzere iki yüzme havuzu, tenis kortları, basketbol ve voleybol sahaları gibi sportif imkanlar sunmasının yanında, öğrencilerine sosyal ve kültürel alanlarda da katkı sağlayan İKÇÜ’nün daha canlı bir kampüse sahip olması için yönetim olarak çok çalıştıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse: “Burası senin yerin’ derken aslında tüm paydaşlarımızla, öğrencilerimizle İKÇÜ’yü birlikte tasarlayalım, birlikte geliştirelim demek istiyorduk. Yönetim olarak her zaman kampüs alanında yapılan çevre, altyapı ve onarım çalışmalarını yakından takip ederek her geçen gün kendini yenileyen bir kampüs alanı oluşturma çabasında olduk. Bu ödülle birlikte gündemimize İzmir’deki üniversiteler arasında bir ilk olacak, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) onaylı, 4200 kişi seyirci kapasiteli atletizm pistinin yer aldığı stadımızın inşasını tamamlama projesini alıyoruz. Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımızın titizlikle takip ettiği, 1000 seyirci kapasiteli Yarı Olimpik Yüzme Havuzumuz, 1500 seyirci kapasiteli Spor Salonumuzun yanında, halı futbol sahası, basketbol ve voleybol sahalarımızdan faydalanan sporsever gençlerimizin kulüplerimiz çatısında yaptıkları faaliyetleri sonuna kadar desteklemekteyiz. Bu ödül İKÇÜ’yü sporun her alanında temsil eden öğrencilerimize hediye olsun” diye konuştu.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yabancı Diller Yüksekokulu, sosyal sorumluluk anlayışı çerçevesinde anlamlı bir projeye daha imza atıyor
Fotoğraf- Muhammed Rüzgar Dede
İKÇÜ Yabancı Diller Yüksekokulu, “Küçük Yıldızlarla İngilizce Günleri” (English Days with Little Stars) adlı proje kapsamında, hazırlık sınıfı öğrencileri ile Çelebi Anaokulu ve Gündüz Bakımevi’nde öğrenim gören minikleri, eğlenceli İngilizce etkinliklerde bir araya getirdi.
Yabancı Diller Yüksekokulu’ndan Öğr. Gör. Dr. Suzan Yıldırım ve Öğr. Gör. Hülya Uçak Öz’ün danışmanlığında yürütülen projede, toplam 8 hazırlık öğrencisi görev alıyor. Etkinlikler kapsamında çocuklara şarkılar, kart oyunları, boyama çalışmaları ve hareket temelli aktivitelerle renkler, hayvanlar, sayılar ve şekiller gibi temel İngilizce kavramlar öğretiliyor. 16 Mayıs tarihine kadar sürecek olan programın son gününde ise, Çelebili miniklerin öğrendiklerini sergileyecekleri İngilizce bir etkinlik düzenlenecek.
Projeye ilişkin açıklama yapan Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, “İKÇÜ’nün sosyal sorumluluk alanındaki çalışmalarına katkıda bulunmaktan mutluluk duyuyoruz. Proje kapsamında, hazırlık sınıfı öğrencilerimizle Çelebili minikleri buluşturarak, gençlerde ve çocuklarda hem sosyal sorumluluk anlayışını hem de yabancı dil bilincini geliştirmeyi hedefledik. Projede görev alan öğretim elemanlarımızı ve öğrencilerimizi gönülden kutluyorum. Ayrıca, bu anlamlı iş birliği için Çelebi Anaokulu yönetimine ve çalışanlarına da içten teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Hukuk Fakültesi ile Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAGEM) tarafından “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Hangi Derde Deva Oldu?” konulu konferans düzenlendi
Haber- Asya Meyda Birlik Fotoğraf- Nurselin Bostan
İKÇÜ Hukuk Fakültesi ile Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAGEM) işbirliği ile evlilik sürecinde edinilen malları konu alan “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Hangi Derde Deva Oldu?” başlıklı bir etkinlik düzenlendi. İKÇÜ Hukuk Fakültesi Farazi Mahkeme Salonunda gerçekleşen etkinlikte, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi M. Beşir Acabey konuşmacı olarak yer aldı. Etkinliğe, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan İKÇÜ Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Simge Kayacan, konuşmacı olarak etkinliğe katılım sağlayan Dr. Öğr. Üyesi M. Beşir Acabey’den daha önce ders aldığını, bu sebeple beraber etkinlik planlamış olmaktan gurur duyduğunu aktardı. Dr. Öğr. Üyesi Simge Kayacan, “edinilmiş mallar” konusunun komplike bir konu olması sebebiyle genellikle tam olarak anlaşılamadığını vurgulayarak, “Uygulamada özellikle edinilmiş mallar konusu, oldukça komplike olması sebebiyle ya tam olarak anlaşılamıyor ya da karşılaşılan problemler çözülemiyor. Bu nedenle Dr. Öğr. Üyesi M. Beşir Acabey hocamın da uzmanlık alanlarından olan “mal rejimi” konusunda sahip olduğu kıymetli bilgileri bize aktarması çok değerli. Bu etkinlik hepimiz için çok faydalı olacak. Hocamıza katılımı için teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
Evliliğin Maddi Tarafı
Açılış konuşmasının ardından Dr. Öğr. Üyesi M. Beşir Acabey’in sunumuna geçildi. Çalışmalarının büyük bir kısmını Aile Hukuku ve Miras Hukuku üzerine yaptığından bahseden Dr. Öğr. Üyesi Acabey, mal rejimine eleştirel düzeyden bakan bir sunum gerçekleştireceğini söyledi. Evlilik birliğinden bahsederek sunumuna başlayan Dr. Öğr. Üyesi M. Beşir Acabey, “Evlilik akdinin gerçekleşmesiyle eşler arasında bir birliktelik kurulur. Buna evlilik birliği diyoruz. Eşler hayatı paylaşmak üzere bir araya geliyorlar. Aynı sofrayı, aynı hayalleri paylaştıkları kadar işsel ve parasal ilişkiler de paylaşılıyor. Manevi olduğu kadar maddi tarafı da var. Paranın olduğu yerde de tahmin edersiniz ki hukuksal sorunlar da kaçınılmaz. Bu nedenle tüm bu konuları düzenleyen bir rejim var” şeklinde konuştu.
“Hayatımızda Çoğu Şey Bir Sözleşme”
Eski Medeni Kanun’da düzenlenen mal rejimi tiplerine değinen M. Beşir Acabey, bu konu başlığı altında mal ayrılığı, mal ortaklığı ve mal birliği alt başlıklarını inceledi. Halk arasında genellikle “evlilik sözleşmesi” olarak bilinen bu durumun yanlış bir kullanım olduğunu söyleyen M. Beşir Acabey, “Halk arasında evlilik sözleşmesi olarak biliniyor fakat bu yanlış bir kullanım. Evlilik zaten kendi başına bir sözleşme. Bizim bahsettiğimiz mal rejimi sözleşmesidir. Kanunda yazılma şekli budur. Ayrıca sözleşmeler özel hukuka damgasını vuran bir kavram. Halk arasında sözleşme yazılı bir belgedir fakat biz hukukçular olarak biliriz ki sözleşme söz vermekten gelir. Bir şekle bağlıdır. Hayatımızda çoğu şey bir sözleşme. Eş anlamlısı ise anlaşmadır” dedi.
Etkinlik, katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasının ardından teşekkür belgelerinin takdim edilmesiyle birlikte sona erdi.
“Dünya Engelliler Haftası” etkinlikleri kapsamında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü tarafından “Engelsiz Gelecek İçin İlham Veren Uygulamalar – Erasmus Projeleri ve İŞKUR İş Koçluğu” konulu program düzenlendi
İKÇÜ Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü, “Dünya Engelliler Haftası”nda engelsiz bir gelecek için ilham veren uygulamaların ele alındığı bir program düzenledi. Koordinatörlük tarafından çıkarılacak olan “Engellilikte Multidisipliner Yaklaşım ve Uygulamalar” başlıklı uluslararası kitabın müjdesinin de verildiği program Nizami-i Gencevi Konferans Salonunda gerçekleşti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Engelsiz Üniversite Koordinatörü Prof. Dr. Melike Tekindal, Koordinatör Yardımcıları Doç. Dr. Ahmet Ege ve Öğr. Gör. Tuğçe Şık ile çok sayıda akademisyen ve öğrencinin katıldığı programda, İŞKUR İzmir Çiğli Hizmet Merkezi Engelli İş Koçluğu Birimi’nden Ayten Gördü ve İKÇÜ Uluslararası Projeler ve Erasmus Koordinatörlüğü’nden Öğr. Gör. Cennet Kuman Kıssaboylu, engelsiz bir gelecek için ilham veren uygulamaları anlattı.
Birbirimizi Anlamak, Birlikte Yaşamanın En Önemli Koşulu
Programın açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, “Aramızda, bizden farklı olduklarını veya bizim farklı olduğumuzu düşündüğümüz arkadaşlarımız var ama unutmamak gerekir ki, bir saniyesine bile hâkim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayatı yaşıyoruz. Dolayısıyla birbirimizi iyi anlamanın; sevgiyle, mutlulukla ve huzurla birlikte yaşamanın en önemli koşulu olduğunu hatırlatmak isterim” dedi. Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü’nün, engelsiz bir İKÇÜ inşa etme yolunda yoğun bir çaba içerisinde olduğunu dile getiren Prof. Dr. Akbaş, “Yapılacak çok şey olduğunun farkındayız. Üniversite olarak eksikliklerimizi gidermek için çalışıyoruz. Sizlerden gelen önerilerle daha da zenginleşecek, daha mutlu olacağız. Sizlerin de farkında olmadığı bazı imkanlarımız var üniversitede. Bu tür etkinliklerle, bunları duyurma ve yayma imkanına da sahip oluyoruz ve bu bizlerin geleceğe daha umutlu bir şekilde bakabilmemizi sağlıyor” diye konuştu. Prof. Dr. Akbaş, programın düzenlenmesinde emeği geçenlere ve katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını noktaladı.
İKÇÜ’den Uluslararası Yayın Dünyasına Önemli Katkı
Engelsiz Üniversite Koordinatörü Prof. Dr. Melike Tekindal ise, “Dezavantajlı gruplar söz konusu olduğunda aklımıza hep mağdur, dışlanmış, örselenmiş, yardıma muhtaç gibi etiketleyici kelimeler geliyor. İKÇÜ Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü olarak biz, tüm özel gereksinime sahip bireylerin ve hepimizin aslında bazı fırsatlara sahip olduğumuzun da farkındayız. Koordinatörlük olarak, Dünya Engelliler Haftası kapsamında bugün düzenlediğimiz programda başta tüm katılımcılarımıza, ardından da özel gereksinimli bireylere yönelik fırsatları sunmak istedik sizlere. Etkinliğimizde, özel gereksinimli bireyler ve dezavantajlı gruplarla ilgili projelerde bizleri ne gibi fırsatlar beklediği ve İŞKUR’un bu alandaki fırsatları ele alınacak. Katılımınız için hepinize teşekkür ediyorum” diye konuştu. Ayrıca, “Engellilikte Multidisipliner Yaklaşım ve Uygulamalar” adlı uluslararası kitap yayınının müjdesini de veren Prof. Dr. Tekindal, kitabın uluslararası NEU Yayınevi’nden çıkacağını belirtti ve alanla ilgili bilimsel eserlerle yayına katkıda bulunma çağrısı yaptı.
Açılış konuşmalarının ardından, İKÇÜ Uluslararası Projeler ve Erasmus Koordinatörlüğü’nden Öğr. Gör. Cennet Kuman Kıssaboylu, Erasmus programını tanıtarak, programın özel gereksinimli bireyler için sağladığı fırsatlar hakkında bilgi verdi. Erasmus programının, özel gereksinimli bireylere eşit katılım fırsatları sunduğunu belirten Öğr. Gör. Kıssaboylu, değerlendirme aşamasında ise özel gereksinimli olanlar için artı puan uygulaması bulunduğunu ve ek hibe desteği sağlandığını anlattı. Ayrıca, program kapsamında öğrencinin refakatçisiyle yurtdışına gidebildiğini aktaran Öğr. Gör. Kıssaboylu, bu durumda öğrenciye eşlik eden kişinin de tüm masraflarının karşılandığını belirtti.
İŞKUR İzmir Çiğli Hizmet Merkezi Engelli İş Koçluğu Birimi’nden Ayten Gördü ise, Engelli İş Koçu’nun ne olduğundan, özel gereksinimli bireylere nasıl yardımcı olduklarından ve engelli vatandaşların istihdamını artırmak ve ekonomik bağımsızlıklarını sağlamak amacıyla çeşitli kurumlar tarafından desteklenen engelli bireylerin kendi işini kurma projelerinden bahsetti. Engelli İş Koçluğu uygulamasının 2021 yılında hayata geçtiğini belirten Gördü, engelli bireylerin istihdama daha nitelikli ve daha bütüncül bir şekilde katılımını sağlamak amacıyla yürütülen uygulamada, engelli iş koçlarının işe ihtiyacı olan engelli bireyleri açık işlere yönlendirdiklerini kaydetti. %40 oranında engeli bulunan bireylerin, tam teşekküllü devlet hastanesinden alınmış bir raporla İŞKUR’a engelli birey kaydı yaptırmaları halinde 24 saat içinde kendilerine engelli iş koçu atandığını açıklayan Gördü, sistem üzerinden ücretsiz bir şekilde hizmet alınabildiğini dile getirdi. Engelli bireylerin kendi işini kurma projesini anlatan Gördü, yılda iki defa başvuru alan İŞKUR’un, yayınladığı başvuru rehberi üzerinden proje şartlarını açıkladığını söyledi. Rehberin içeriğinden ve kılavuzdan da bahseden Gördü, proje desteği için aranan şartları anlattı.
Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Özden ile Müzik Anasanat Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mücahit Yalçın Öztüfekçi tarafından icra edilen müzik dinletisi, katılımcılara keyifli anlar yaşattı.
Dünya Engelliler Haftası programı, teşekkür belgelerinin takdiminin ardından sona erdi.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ile Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) tarafından “2025 Aile Yılı” kapsamında “Mehir ve Aile” konulu bir panel düzenlendi.
Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin moderatörlüğünde yapılan panelde, Yılın Vakfı Ödülünü alan Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin konuşmacı olarak yer aldı. Paneli, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Dekanlar, akademik ve idari personel, vakıf ve STK temsilcileri ile öğrenciler takip etti.
“Mehir ve Aile” panelinin açış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse üniversite olarak sosyal sorumluluk bilinciyle aile kurumunun güçlendirilmesi yönündeki çalışmaları oldukça önemsediklerinin altını çizdi. Aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti.
Aile Kendi İçinde Bir Devlettir
Güçlü bir geleceğin anahtarının güçlü aile yapısı olduğunu belirten Prof. Dr. Köse, “Bu panelde aile kavramının tarihsel gelişiminden, aile içi iletişimin psikolojik açıdan bireylerin ruhsal sağlığı üzerindeki etkilerine akademik çerçevede değerlendirirken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘yılın aile vakfı’ ödülü takdim edilen Mehir Vakfının STK olarak topluma yaptığı faydalı projeleri dinleme fırsatı edineceğiz. Malumunuz olduğu üzere 2025 yılı Sayın Cumhurbaşkanımız Aile Yılı olarak ilan etti. Bu çerçevede ülkemizin çeşitli şehirlerinde, üniversitelerimizde ve farklı kurumlarda ailenin anlaşılması ve anlatılmasına dönük programlar var. Biz de daha önce yaptığımız programlara ilaveten bir de ülkemizde çok orijinal bir STK olan Mehir Vakfını da dinlemek istedik. Bunun iki tane sebebi var. Birincisi Mehir Vakfı bugüne kadar 32.000’e aşkın kişiyi Türkiye’nin 60 şehrinde düğün yaparak evlendirmiş. 16 bin küsur çiftten sadece iki tane boşanma var. Şu anda deprem bölgelerinde düğün faaliyetlerinin yanında, her şehirde 100 çift evlendirilmesi gibi projeleri var. İkincisi biz daha önce Mehir Vakfının çalışmaları ve sosyal dokumuza yaptığı değerli katkılar için Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Mustafa Özdemir’e fahri doktora beratı tevcih etmiştik. Aile kurumuna destekleri sebebiyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından yılın aile vakfı ödülü alması hasebiyle bu süreçte yapılan çalışmaları tekrar dinlemek istedik. Bu önemli yılda aileyi konuşmak üzere sohbet tadında bir program düzenledik” dedi.
‘Aile Yılı” temasıyla farkındalık ve dayanışma projelerine katkı sunmaya devam edeceklerini kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, medeniyetimizin aile ve devleti bütünleştirici bir yapıyı esas aldığına işaret etti. Prof. Dr. Köse, “Aile kendi içinde bir devlettir. Devlet o milletin büyük ailesidir. Onun da ana dinamiği muhabbettir. Mesela ailede yer alan akrabalık kavramlarını topluma taşımışsınız. Toplumda hiç tanımadığınız insana ana, baba, dersiniz, hala teyze dersiniz, amca, dayı diye hitap edebilirsiniz. İşte bu bir aile oluşturmaktır” diye konuştu.
28 Ülkede Faaliyet Yapan Uluslararası Bir Vakıf Konumundayız
Konuşmasına aile yılı ilan edilmesinin stratejik bir hamle olduğunu vurgulayarak başlayan Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, Rektör Prof. Dr. Köse ile 1995 yılında vakıf paydasında birlikte yola çıktıklarını aktararak evlendirmeyi bir ‘mutluluk hareketi’ olarak gördüklerini ifade etti. Başkan Özdemir, “Vakfımızın 16.000’e yakın çiftin yuva kurmasına aracılık etmek için 30 yıldır durmaksızın çalışıyor. Benzersiz bir STK’yız ve 28 ülkede faaliyet yapan uluslararası bir vakıf konumundayız. Dil dil ırk ayrımı yapmayız. Savaş, sel, deprem olan bölgelerde, ülkelerde hızlıca toplu düğünler icra ediyoruz. Mehir Vakfı 18-40 yaş arasında nişanlı çiftlerin mutlu yuvalar kurmasına, bu sayede huzurlu bir dünya oluşmasına vesile olmaya çalışıyor. ‘Ben evlenmek istiyorum, yuva kurmak istiyorum’ diyen kadına, erkeğe Yüce Allah’ın ciddi bir yardımı var, muhabbeti var, sevgisi var. Biz bu sevginin bilinciyle yola çıktık ve ‘mutluluk hareketi’ mottosuyla tüm dünyada huzurlu bir geleceğe katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Mutluluğa ulaşmak için bize yapılan müracaatlara bir ay ile 90 gün arasında cevap veriyoruz. Belki de mobilya, beyaz eşya üzerinden kurulan 5 yıllık hayalleri, 3 aya indiriyoruz. A’dan Z’ye bir eve ne lazımsa onu veriyoruz. Evlenmek isteyen herkese kapımız açık. Marifet iltifata tabi ve bu mutluluk hareketinde Sayın Cumhurbaşkanımız bizi her zaman takdir etti. Kendilerinin tevcih ettiği 12’nci ödülümüz olan ‘Yılın Vakfı’ ödülü bizim çok kıymetli bir taltif oldu. Buradan zat-ı alilerine hürmetlerimi sunuyorum. Kendilerine sözümüz var; Gazze’de de düğün yapacağız. Mazlumların olduğu her coğrafyada olmaya devam edeceğiz. Türkiye hayırseverleri başta Konya hayırseverleri olmak üzere yardımlarını esirgemeyen herkese buradan teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.
Birinci Sırada Aile, İkinci Sırada Ordu
İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, medeniyetimizde kadının ailedeki ve toplumdaki yerini aktardığı sunumunda, Türklerde ailenin toplumun ve devletin temini olarak görüldüğünü belitti. Prof. Dr. Yiğit, “Sağlam bir toplum olabilmesi için güçlü bir aile olması şarttır. Bizim anlayışımızda, güçlü bir aile, güçlü bir toplumu, güçlü toplum da güçlü bir devlet oluşturuyor. Türkler anayurtları olan Türkistan coğrafyasından yüzyıllar içerisinde dünyanın pek çok yerine dağılmış ve pek çok yerde devlet kurmuş büyük bir millet. Pekâlâ, bu dağınıklığa rağmen Türk milleti nasıl ayakta kalabildiği sorusuna baktığımız zaman burada biz iki faktörü görüyoruz. Birincisi aile, ikincisi de ordu. O sebeple Türk milletinin ayakta ve sağlam olarak kalabilmesinde ailenin oldukça büyük bir rolü var ve ordunun da güçlü olması, ailenin güçlü olmasına bağlı olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Orhun Yazıtları ve Dede Korkut hikayeleri ve hatta ondan önce Eski metinlerde aile ve akrabalık ilişkilerine dair çok farklı ve fazla kelime görüyoruz. Eski Türkçede aile ‘oguş’ olarak isimlendiriliyor. Ailelerin bir araya gelmesi ile uruglar, uruglar bod (boy, kabile), bodun (boylar birliği) ve il (devlet) oluşumunu görüyoruz. Bodunu özellikle vurgulamak istiyorum. Çünkü boylar aile ile devlet arasında bir aracı. Bu boyların hanedanlıkları kurduğunu görüyoruz. Türkiye’ye en çok göç eden Türkler Oğuz boylarıdır. Oğuz boyları içerisinde mesela Selçuklular, Kınık boyundan, Osmanlılar da Kayı boyundandır. Bundan dolayı bu boylar devletle aile arasında önemli bir iletişim aracı olduğunu tarih boyunca görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Millî Mücadele Kadın Kahramanlar
Cumhuriyetin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında çıkardıkları “Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar” kitabında, İstiklal mücadelesinde öne çıkan kadınlarımız ile birlikte isimleri unutulmuş nice kahraman kadınları gün yüzüne çıkardıklarından bahseden Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, 2025 yılının aile yılı olmasının tarihsel süreç açısından bakıldığında da çok önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yiğit, “Türk devletlerinde ailenin kurulması ve aile adına gerekli tedbir ve önlemlerin alınmış olduğunu görüyoruz 2025 yılının aile yılı olmasını, hem ailenin güçlenmesi hem de akrabalık, aile bağlarının güçlendirilmesi adına oldukça kıymetli buluyorum. Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar kitabında, arşiv özellikle süreli yayınlarda gazeteler kullanarak pek çok kadın kahramanımızın isimlerini zikrettik. Onları da minnet ve rahmetle yad ediyoruz” dedi.
Aile İnsanın İlk Sevgi Okuludur
Aile kavramına toplumsal psikoloji bağlamında yaklaşan Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin de sunumunda bazı odakların, insanı kimliksiz, cinsiyetsiz, milliyetsiz, hedonist bir yapıda köklerinden kopmuş, anne baba ilişkileri olmayan ya da tek ebeveynli bir yapıyla ele aldığından bahsetti. Rektör Prof. Dr. Köse’nin ‘Modern Çağın Sorunu: Baba Yoksunluğu eserinin bu konuda çarpıcı bilimsel verileri gündeme getirdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Şahin, “Rektör Hocamızın bizim alana kattığı disiplinler arası bir çalışmada, Modern Çağ’ın sorunu, baba yoksunluğu kitabına ücretsiz ulaşılabilmekle beraber çok kıymetli bilgileri barındırdığını belirtmek isterim. Aile Danışmanlığı programında kullandığımız temel kaynaklardan biri oldu. Aile için nasıl bir söz ortaya koyar diye yapay zekâya sordum. Toplumun çelik çekirdeğidir dedi. Çelik esnektir ama dayanıklıdır. Aile de esnek ve dayanıklılığı toplumun büyümesine büyük katkı yapar; kırılmamalı, dağılmamalıdır. Esneklik bu bağlamda insan hayatında oldukça değerli bir boyut. Günümüzün sorularına baktığımız zaman boşanma sayısının artması, doğum hızının düşmesi gibi temel kavramlar var. Aile değer aktarmanın kalesidir. Psikolojik güvenliğin sosyal uyumun temelidir. Güçlü bir aile olmadan güçlü bir toplum, güçlü bir devlet olunmaz. Aile insanın ilk sevgi okuludur. Bu okulda koşulsuz sevgi kaynağı anne, bireyin ruhsal yapısına güç, güvenlik ve gibi çok değerli değerleri katan babadır. Temel kuramlardan yola çıkarak Freud’la başlasak der ki insan gelişimi 0-6 yaşın eseridir. Tüm gelişimin temeli burada. Bu dönem birey üzerinde ailenin en etkili olduğu dönem. Aile bireyin davranışlarının temelidir” ifadelerini kullandı.
Önleyici Çalışmalar Tedavinin Önünde Gelir
Güçlü devlet olmanın yolu sağlıklı bireylerden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Şahin, koruyucu, önleyici politikaların ekonomik anlamda da önemli faydalar sağlayacağını belirtti. Prof. Dr. Şahin, “Devletin bugün ilaca ve rehabilitasyon hizmetlerine harcadığı para, antidepresanlara harcadığı paralara baktığımız zaman daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu yatırımın aslında aileye yapılması gerekir. Tedavi etmek daha zor bir şeydir. Önleyici çalışmalar, önleyici müdahaleler her zaman tedavinin önünde gelir ve biz devlet olarak aile yılında güzel bir farkındalık yaratmak, bunları hayata geçirme bilincine ulaşmak istiyoruz” dedi.