39,2260$% -0.16
44,7078€% -0.56
4.197,88%-0,91
3.332,50%-0,64
9.486,56%0,12
05 Haziran 2025 Perşembe
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Ailesi, Kurban Bayramı’nın arifesinde bir araya geldi. Rektörlük binası önünde yapılan törende, Prof. Dr. Saffet Köse, tüm çalışma arkadaşlarının bayramını tek tek kutladı, aileleriyle birlikte huzur içinde bir bayram geçirmelerini diledi
Rektör Prof. Dr. Köse’nin kabulünde, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Dekanlar, Genel Sekreter Nurettin Memur, fakültelerden gelen akademisyenler ve idari personel birlik, beraberlik, sağlık temennileriyle bayramlaştı.
Kurban Bayramı vesilesiyle bir kutlama mesajı yayınlayan Prof.Dr. Köse, “Hatırlamanın, hatırlanmanın, dayanışma ve yardımlaşmanın simgesi, paylaşma ve gönül alma mevsimi, manevi hikmetlerle dolu mübarek Kurban Bayramı’na bir kez daha kavuşmanın sevincini paylaşıyorum. Üniversitemizde görev yapan tüm akademik ve idari personelimizin, öğrencilerimizin ve değerli ailelerinin Kurban Bayramı’nı kutluyorum. Birlik ve beraberliğimiz daim olsun. Daha nice bayramlara sağlık mutluluk ve huzur içinde hep birlikte ulaşmayı Cenab-ı Allah hepimize nasip eylesin. Kurban Bayramı’nın tüm insanlığa birlik, beraberlik, barış ve mutluluk getirmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ)Bilim İletişim Ofisi ilk etkinliğinde, özellikle ergenler ve genç yetişkinlerin risk grubunda yer aldığı bağımlılıklar konusunu, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin “Aile ve Bağımlılık” söyleşisi ile masaya yatırdı
“Nesilden Nesile Bağımsızlık: Bağımlılıkla Mücadelede Nesiller El Ele” projesi ile İzmir’deki ilk ve ortaöğretim kurumlarına yaptıkları saha ziyaretlerinde kurdukları özel bağı üniversite kampüsüne taşıyan Genç Yeşilay Topluluğu, Selahaddin Eyyubi İmam Hatip Ortaokulu, Sezai Karakoç Anadolu Lisesi, Güzeltepe Ortaokulu, Mehmet Hikmet Kaşerci Ortaokulu ve Cemil Atlas Ortaokulunda eğitim alan Yeşilay topluluğu öğrencilerini İKÇÜ’de misafir etti.
Bilim İletişim Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun moderatörlüğünde yapılan söyleşiyi, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Genç Yeşilay İKÇÜ Akademik Danışmanı Dr.Öğr.Üyesi Feyza Dereli, Topluluk Başkanı Elanur Sarıkaya, Yeşilay İl Yönetim Kurulu üyesi Giray Kırım, İKÇÜ Bilim İletişim Ofisi Sorumluları Öğr. Gör. Fatma Değirmenci, Uğur Ekenoğlu, MEB’de görev yapan eğitimciler ile çok sayıda Yeşilay gönüllüsü takip etti.
Kendinize Dur Diyebildiğinizde Özgür Olabilirsiniz
En büyük sermayelerinin gençlerin olduğu bilinciyle adım atan toplumların geleceklerine umut ile bakabileceğini söyleyen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Aile ve Bağımlılık” kavramlarının birlikte ele alınmasının gerekliliğine vurgu yaptı.
Teknolojiden sosyal medyaya, alkol ve madde kullanımına tüm bağımlılıkların arkasında mutluluk arayışının yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, ”Özellikle son zamanlarda yapılan araştırmalar var. Philip Zimbardo, dünyada yaşayan en büyük psikologlardan bir tanesi. Ondan önce George Smith diye bir başka yine psikolog var, diyorlar ki bu bağımlılık dediğimiz şey fiziksel tüm şeylerdir. Ruhsal ve sosyal anlamda kopamadığınız ve ona bağlı yaşadığınız şeyler, sizi sizden alan problemlerle artık kendiniz kalamıyorsunuz. Kendinizi sınırlandıramadığınızda elde etmeye çalıştığınız bir şeye ulaştığınızda hep yeniyi arıyorsunuz ve bunun sonu gelmiyor. Sonu gelmeyince artık ondan kopamıyorsunuz ve kendiniz olmaktan çıkıp tutsak oluyorsunuz. Kendinize dur diyebildiğinizde özgür olabilirsiniz. O yüzden özgürlük bir değerse, mutluluk bir değerse kendi kendinizi sınırlandırabilmeniz gerekiyor”diye konuştu.
Müdahale Etmenin Yolu Kurulan Sevgi Dolu Aile Bağlarında
Anne,babanın toplumların temeli ailelerin mimarları olarak önemli sorumluluklara sahip olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, bu mimarlardan mahrum büyüyen nesilleri bekleyen tehlikelere dikkat çekti. Prof. Dr. Köse, “Değerli psikanalist ve psikiyatr Jacques Lacan der ki “Baba yasadır, kanundur, çocuğun sınırlarını çizer.” Sınırların içerisinde bir hayata yaşayabileceğini öğretir. Anne de çocuğa şefkat gösterir, sevgi verir. Anne, baba çocuğuna sorumluluklar verir. Sorumluluklar aileye ait hissettirir. Aile de kimlik kazanır. Günümüzde aile kurumu yıkmaya çalışırlarken, bu aidiyetten yoksun bırakılan çocuklarla çokça karşı karşıya gelmeye başladık. Anne ve babanın olmadığı ortamlarda büyütülen çocuklar, sınırlarını bilmeden, video oyunları ya da cinsel içerikli videolara, kötü alışkanlıklara, bağımlılıklara yönlendirilmekte. Tüm bağımlıkları başlamadan kontrol ve müdahale etmenin en güzel yolu kurulan sevgi dolu aile bağlarında” ifadelerini kullandı.
Tam Bağımsızlığın Karşısında Bağımlılıklar Duruyor
Bilim söyleşilerinin ilkinde, Yeşilay Topluluğunun ilk ve orta öğretim öğrencileriyle birlikte kuşaklararası bağı üniversiteye taşımaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Moderatör Bilim İletişim Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Yasin Bulduklu, bilim-toplum kaynaşmasının karşılık bulduğu söyleşiye Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’den gelen desteğin çok değerli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Bulduklu, “Rektör Hocamız genç kuşakların sağlıklı ortamlarda yetiştirilmesi adına yurt içi ve yurt dışında yüzlerce konferans ve söyleşiye katılmakta ve çok değerli katkılar sunmaktadır. Geleceğin gençlerini mutlu yüzlerle özellikle bağımlılıklara karşı birlik içinde yaptıkları mücadelelerle görmek bizlere umut veriyor. Biz Türkiye’yi olduğu yerden daha ileri taşıyacak nesillerin bağımsız olması gerektiğini biliyoruz. Zira bağımsızlık dediğiniz şey aslında bağımlılıkların tam karşısındadır. Herhangi bir odaktan, herhangi bir kötü alışkanlıktan veya herhangi bir davranıştan uzak olan bireyler bağımsız hale gelebilir. Yeşilay da bunu hedefliyor ve uzunca süredir ciddi bir mücadele veriyor. Pek çok bağımlılıktan söz edebiliriz ama madde bağımlılıkları bunların içerisinde en tehlikelisi ve gençlerin bu konuda uyanık olmasına ihtiyaç var. Gençlik ve Spor Bakanlığımız önemli projeler yapıyor. Bu kapsamda ÜNİDES çok kıymetli bir destek programı. Genç Yeşilaycı gençlerimizin ÜNİDES aracılığıyla desteklemesi de bize güç verdi.” diye konuştu.
Yarının Üniversite Öğrencileri İle Kolektif Birliktelik
Bağımlılık konusunda kuşaklararası farkındalık oluşturdukları için oldukça mutlu olduklarını söyleyen Genç Yeşilay İKÇÜ Akademik Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Feyza Dereli, lise ve ortaokullara yaptıkları ziyaretlerde bilgilendirmeyi çeşitli fiziksel aktiviteler ve eğlenceli oyunlarla destekleyerek çocuklardaki bilinç düzeyine katkı sağladıklarını aktardı. Dr. Öğr. Üyesi Feyza Dereli, “İşte bu farkındalığı görmek, çocuklarımızın okul ziyaretlerimizde bizleri her karşılayışındaki o sevgi bağını hissetmek bizleri daha çok motive etti. Bugün onları da biz misafir etmek istedik. Rektörümüzün bağımlılıklar konusuna gösterdiği hassasiyeti yansıttığı söyleşilerinden birini bizlere ayırması ve çocuklarımızın bilinç düzeyine katkıda bulunması bizleri mutlu etti. Etkileşimimiz daha güçlü ve etkimiz daha kalıcı hale geldi. Yarının üniversite öğrencileri ile kolektif olarak bağımlılıklar karşısında dik bir duruş göstermeye, daha güçlü ses çıkarmaya devam edeceğiz” dedi.
Daha Fazla Okul, Daha Fazla Öğrenci Daha Geniş Etki
Topluluk Başkanı Elanur Sarıkaya da Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında yürüttükleri projeleri ile üniversite, lise ve ortaokullardaki Yeşilay topluluklarını bir araya getirerek, kuşaklararası bir bağ kurmayı, dayanışmayı artırmayı ve bağımlılıkla mücadeleyi kolektif bir bilinçle sürdürmeyi hedeflediklerini söyledi. Başkan Sarıkaya, “İkinci dönemde başlattığımız etkileşimli ve yaygın çalışmaları üçüncü dönemde daha da büyüterek sürdürmeye karar verdik. Şu an içinde bulunduğumuz üçüncü dönem projemiz, hem önceki deneyimlerin üzerine kurulu hem de daha fazla okul, daha fazla öğrenci ve daha geniş bir etki alanına ulaşmayı hedefliyor. Bu devam projesi sayesinde yalnızca başladığımız işi tamamlamıyoruz, aynı zamanda öğrendiklerimizi daha güçlü bir şekilde uygulamaya dökme fırsatı buluyoruz” dedi.
Genç Yeşilay İKÇÜ öğrencilerine Rektör Prof. Dr. Köse tarafından belge takdiminin ardından öğrenciler için hazırlanan fuaye alanında oyunlar oynadı, ebru sanatı ile tanışan çocuklar ilk denemelerini heyecanla yaptı.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Bilim İletişim Ofisince “Kültürel Mirasın İzinde” başlıklı söyleşi programı düzenlendi
Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin “Türk Kültürü ve Özellikleri” başlığıyla konuk edildiği söyleşinin moderatörlüğünü Rektör Yardımcısı ve Bilim İletişim Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Yasin Bulduklu üstlenirken Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesinden Arş. Gör. Asuman Baş, “Kültürel Miras’ın İzinde Moğolistandaki Göktürk İzleri” başlıklı bir sunum yaptı.
Genç Yeşilay İKÇÜ’nün davetlisi olarak kampüste ağırlanan Selahaddin Eyyubi İmam Hatip Ortaokulu, Sezai Karakoç Anadolu Lisesi, Güzeltepe Ortaokulu, Mehmet Hikmet Kaşerci Ortaokulu ve Cemil Atlas Ortaokulunda eğitim alan öğrenciler ve öğretmenlerinin misafir edildiği söyleşiyi, Rektör Yardımcıları Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Genç Yeşilay İKÇÜ Akademik Danışmanı Dr.Öğr.Üyesi Feyza Dereli, Yeşilay İl Yönetim Kurulu üyesi Giray Kırım, Topluluk Başkanı Elanur Sarıkaya, İKÇÜ Bilim İletişim Ofisi Sorumluları Öğr. Gör. Fatma Değirmenci, Uğur Ekenoğlu, akademik ve idari personel takip etti.
Çatışmalar, Aile İlişkilerine Atfedilen Değerin Yok Edilmesi Amaçlı
Söyleşide gençlere seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, toplumların geleceğinin eğitim kurumlarında inşa edildiğini aktardığı konuşmasında, öğretmen, öğrenci ve aile iş birliğinin bu yapının olmazsa olmazı olduğunu kaydetti. Kadim medeniyetimizde aile değerlerinin ayakta tutulması, çocukların daha iyi yetiştirilmesi ve eşler arasında iyi iletişimin kurulması adına birçok unsurun yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, “Aile küçük bir devlet, devlet büyük bir ailedir. Devlet de o milletin büyük ailesidir. Devlet ve toplumun yapı taşları aileden oluşur. Ailede yer alan akrabalık kavramlarını topluma taşıyan, hiç tanımadığınız kişilere ana, baba, teyze, amca, dayı diye hitap edebilen köklü bir yapıya sahibiz. Ortak kültüre, tarihe, değerlere sahip olan bu değerlere sahip çıkan milletleri hiç bir güç yıkamaz. Aynı şekilde ailenin de ortak bağları, duygusal alışverişi ne kadar güçlü ise o kadar dayanıklı olur. Aile kavramı üzerinden oluşturulan problemler toplumun temel yapısına zarar vermektedir. Son dönemlerde özgürlük ve bireysellik kisvesi altında yaratılan çatışmalar maalesef aile ilişkilerine atfedilen değerin yok edilmesi amaçlıdır. Popüler kültür, teknoloji ve sosyal medyanın da etkisiyle yalnızlaşan, yabancılaşan ve kimlik arayışına giren çocuklarımızı bu sarmaldan ancak aile içindeki o sevgi, şefkat dolu muhabbet ortamı kurtarır” dedi.
Batı’nın Uyguladığı Tehlikeli Bir Politikanın Parçası
Güçlü geleceğin anahtarının ailelerde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, aile ile gençler arasındaki kuşaklararası iletişim çatışmasının sevgiye dayalı dayanışma ağlarının kurulmasıyla sona erdirileceğini belirtti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Günümüz dünyasında özellikle bireysel özgürlükler, haklar birey olma gibi birtakım kavramlar üzerinden anne babalarla ilişkilerin biraz daha sınırlı olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Ailenin değersizleştirilmesi, büyüklerinden uzak, kültürel değerlerinden, gelenek ve göreneklerin koparılmış nesillerin yetiştirilmesi Batı’nın tüm dünyada uyguladığı tehlikeli bir politikanın parçasıdır. Anneniz ve babanız sizin geçtiğiniz yollardan çoktan geçmişler. Bilgileri var, birikimleri var, donanımları var, tecrübeleri var. Aslında onları size aktarmak isterler. Sizleri dinlerken dinlenilmek de isterler. İşte karşılıklı olarak geliştirilecek anlayış , saygı ve hoşgörü sayesinde tüm sorunların üstesinden gelinebilir” diye konuştu.
Doğru Yaklaşımla Tehlikelerden Asgari Şekilde Etkileniriz
Aile içinde kurulamayan sağlıklı ilişkilerin bireyleri dışarıdaki zararlı kaynaklara yönelttiğini söyleyen Prof. Dr. Köse, sevgi ortamında büyüyen nesillerin toplumları ileri taşıyacağını vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Sevgi, güven ve bağlanma yaratılış gerçekliğine bağlı bir ihtiyaçtır. Bunu aile içinde anne-babadan karşılayamayan çocukların buldukları insanlara kaymaları o yoksunluğun doğal bir sonucudur. Araştırmalar, sevgi, ilgi, güven içinde büyüyen çocukların daha zeki, daha sağlıklı, daha başarılı ve stresle başa çıkmada daha becerili olduğunu ortaya koymuştur. Sevgisi ve ilgiden mahrum büyüyen çocukların ise sinirli, dikkat sorunu bulunan, korkak ve endişeli, hemen panikleyen, hastalıklı ve hiperaktif yetişkinler olarak öne çıktıkları belirlenmiştir. Çocuğun hayat boyu kullanacağı ve kendisinden sonraki kuşaklara da transfer edeceği özellikler aileden geçer. Bu doğrultuda konuya geniş perspektiften bakarsak geleceğimizin teminatı olan nesillerimize doğru yaklaşımlarla ulaşırsak çağın tehlikelerinden asgari şekilde etkileniriz” diye konuştu.
Moğolistan Türk Tarihinin Başlangıç Noktası
İKÇÜ’nün Moğolistan coğrafyasında izini sürdüğü Türk Devletlerinin araştırma ekibinde yer alan Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesinden Arş. Gör. Asuman Baş, çocukların ve gençlerin ilgi düzeyleri doğrultusunda kendilerini geliştirebilecekleri alanların oluşturulmasının önemine dikkat çekti. Baş, “ Gençlerimizi, sporla, bilimle, kültürle, sanatla, edebiyatla ilgilenmelerini sağlayarak; ilgi alanlarına, meraklarına göre farklı uzmanlıklara yönlendirerek birçok olumsuzluktan etkilenmeyeceklerini düşünüyorum. Bu anlamda özellikle sporun, sanatın ve edebiyatın çok önemli bir uğraş olduğunu düşünüyoruz. İKÇÜ bünyesinde yer alan genç bir araştırmacı olarak yaklaşık 7 yıldır Moğolistan’da yürütülen Türk tarihi araştırmalarına katılma şansım oldu. Dekanımız Prof. Dr. Şaban Doğan başkanlığında Moğol coğrafyasında yürütülen arkeolojik incelemelere kimi zaman üniversite iş birlikleri ile kimi zaman ortak kazı ve yüzey araştırmaları ile iştirak ediyoruz. Moğolistan Türk tarihinin başlangıç noktası. MEB müfredatında da yer verilen İslamiyet öncesi Türk tarihine dair buradaki eserleri biliyor olmak bir vatandaşlık görevi. Oradaki eserler kitabelerle sınırlı değil. Orada derin bir Türk sanatı anlayışını, şehircilik anlayışını görmekteyiz” dedi.
Türk Eserleri Haksız Eleştiriye Maruz Kalıyor
Sunumunda henüz müfredata yansımayan bilim çevrelerinin bildiği yüzey çalışmalarından elde edilen fotoğrafları paylaşan Arş. Gör. Baş, “Bu keşiflerdeki yazıtlar sadece dil, tarih için değil aynı zamanda Türklerin müzikle meşgul olduğunu erken Türk tarihinde, müziğin Türkler tarafından bir etkinlik aracı olduğunu görüyoruz. Biz bu keşifler sayesinde Türklerin sadece savaşla ilgilenmediğini, aynı zamanda sanat icra ettiklerini de ortaya koyduk” şeklinde konuştu. Sosyal medyada 7 ve 8. yüzyıldaki Roma-Bizans eserleriyle Türk eserlerinin kıyaslanarak haksız eleştiriye maruz kaldığına dikkat çeken Arş. Gör. Baş,”Biz hocalarımızla Moğolistan’da vakit geçirdik. Moğolistan’da yaşayınca şartlarını anlayabileceğiniz bir yer. Orada bu eserleri ortaya koyabilmek, icra edebilmek büyük önem taşıyor. Çünkü hiçbir şey yok. Malzemeniz yok. Koşullar çok çetin. Bulduğunuz herhangi bir taşı dönüştürebilmek oradaki koşullar için büyük bir zanaatkârlık istiyor. Batıdaki gibi Roma’daki gibi bir sanat eseri ortaya koyabileceğiniz malzeme söz konusu değil zaten bu topraklarda. O yüzden bu eserlerin hepsi çok kıymetli. Türkler malzeme olduğunda bunu işlemek konusunda da çok becerikliler, hamaratlar” dedi.
Vatandaşlık Görevi Görerek Orada Yer Alıyoruz
Genç bir araştırmacı olarak Türk tarihine sahip çıkılmasını bir vatandaşlık görevi olarak gördüğünü vurgulayan Arş. Gör. Asuman Baş, “Türkler mevcut imkanlarıyla hem madenini çok iyi işlemişler hem de bunlardan bazı sanat eserleri yaratmışlar. Moğolistan’da 7 yıldır yürüttüğümüz çalışmaların en önemli verisi Orhun Yazıtlarında bahsi geçen Togubalık kazısıydı. Arkeoloji Bölümü, Coğrafya Bölümü, Türk Dil ve Edebiyatı Bölümü, aynı zamanda Medya İletişim Bölümü de çalışmalara dahil olmuş durumda. Bölgede olmak sadece bizim yürüttüğümüz çalışmalar açısından önemli değil, başkalarının yaptığı çalışmaları takip edebilmek açısından da önemli. Ama akademik disiplinin, uzmanlık alanının yanında bunu bir milli görev bir vatandaşlık görevi görerek orada yer alıyoruz” ifadelerini kullandı.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından, “Keşif, Bilgi” ve “Aile” mottosuyla ilki düzenlenen İKÇÜ Film Festivali’nin kapanış ve ödül töreni gerçekleşti
Fotoğraf- Nurdan Ünlüoğlu, Simay Baran
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından ilki düzenlenen; İKÇÜ Merkez Kampüs’teki 3 salonda ve İstinye Park İzmir Renk Sineması ile UrlaDam’da 4 gün boyunca toplam 81 filmin gösterildiği, 4 atölye, 16 yönetmen ve yapımcı söyleşisine ev sahipliği yapan İKÇÜ Film Festivali’nin kapanış ve ödül töreni İKÇÜ Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda gerçekleşti. Törene, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, Festival Direktörü Burak Taylan Yılmaz, dekanlar, yüksekokul müdürleri, sponsor firmaların temsilcileri, davetli konuklar, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.
İKÇÜ Film Festivali, Festival Direktörü Burak Taylan Yılmaz ve Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal tarafından hazırlanan; ulusal ve uluslararası anlamda ses getirmiş Gazze konulu filmlerden oluşan özel bölümü ‘Kamera Gazze’ seçkisi ile fark yarattı.
Sinema sanatının bilgi üretiminde ve kültürel mirastaki rolüne dikkat çekmek amacıyla, “Keşif, Bilgi” ve “Aile” mottosuyla yola çıkan İKÇÜ Film Festivali “Kısa Film”, “Belgesel Film” ve “Öğrenci Filmleri” olmak üzere üç ana yarışma kategorinde düzenlendi. 300’ün üzerinde eserin gönderildiği yarışmada, Belgesel Film Kategorisi’nde finale kalan 7, Kısa Film Kategorisi’nde 11, Öğrenci Filmleri Kategorisi’nde ise 6 eser yarıştı.
İKÇÜ Film Festivali’nin, Kısa Film jürisinde, Sinema Eleştirmeni ve Yazar Banu Bozdemir, Yönetmen ve Yapımcı Serpil Altın, Yapımcı ve Oyuncu Selvihan Eroğlu; Belgesel Film jürisinde, TRT Belgesel Kanal Koordinatör Yardımcısı ve Yönetmen Nilay Bilgen, Yönetmen ve Yapımcı Nihal Ağırbaş, Yönetmen ve Oyuncu Görkem Yeltan; Öğrenci Filmleri jürisinde ise, Yönetmen ve Senarist Ozan Sertdemir, Yönetmen ve Yazar Alican Sekmeç ve Yönetmen ve Yapımcı Çağatay Çelikbaş yer aldı.
Birinci Önceliğimiz Öğrencilerimiz
Törenin açılış konuşmasını yapan İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, kısa sürede hazırlanan İKÇÜ Film Festivali’nin ciddi bir ekip çalışmasının ürünü olduğunu belirtti ve festival kapsamında 3 kategoride düzenlenen yarışmaya 300’ün üzerinde eser gönderilmesinin heyecan verici olduğunu dile getirdi. TRT’nin festivale çok büyük destek sağladığını ifade eden Prof. Bulduklu, başvuruda bulunan eserlerin gösteriminin yapılmasının bile, ortaya konan emeğin sergilenmesi açısından çok kıymetli olduğunu vurguladı. “Bizim birinci önceliğimiz öğrencilerimizdir” diyen Prof. Dr. Bulduklu, öğrencilerle profesyonelleri yan yana getirebilmenin mutluluk verici olduğunu kaydetti. Bu tarz organizasyonların öğrencilere inanılmaz bir deneyim kazandırdığının altını Prof. Dr. Bulduklu, Medya ve İletişim Topluluğu öğrencilerinin sürecin her yerinde olmasının çok kıymetli olduğunu dile getirdi. İKÇÜ Film Festivali’nin sponsorları olan İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığına ve Vakfına, Ülkea’ya, Avek Otomotiv’e, Can Kardeşler Kuruyemiş’e, Renk Sinemaları İstinye Park’a, Urla Dam’a ve diğer sponsorlara desteklerinden ötürü şükranlarını sunan Prof. Dr. Bulduklu, festivalin özelliklerinden bir tanesinin de İzmir’in iki yakasını birleştirmesi olduğunu hatırlattı ve “Biz biliyoruz ki bunun devamı gelecek. Tüm yarışmacılara, jürilerimize, bu yolda bizi yalnız bırakmayan sponsorlarımıza, mesai arkadaşlarımıza, öğrencilerimize ve siz katılımcılara çok teşekkür ediyorum” dedi.
“Kamera Gazze” ile İnsanlığın Yaralandığı Bir Çığlığa Kulak Verdik
Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran ise, “Keşif, Bilgi” ve “Aile” mottosuyla yola çıkan İKÇÜ Film Festivali’ni genç sinemacılara alan açmak, gençleri ustaların kendileri ve eserleri ile buluşturmak, filmlerle hayatın katmanlarını gözlemlemek ve keşfetmek ve bu topraklardan çıkan hikayeleri göstermek ve paylaşmak için düzenlediklerini vurguladı. 4 günlük bir sinema serüvenin sonuna gelinmesinin, sürecin kendisinden farklı bir heyecan verdiğinin altını çizen Prof. Dr. Demirkıran, “Organizasyonun başı ile sonu arasında çok büyük duygu farklılıkları oluyor. Bir işi başarmanın verdiği mutluluğu; birçok filmi göstermiş olmanın, birçok ustayı, yönetmeni, oyuncuyu, öğrencilerimizle ve izleyicilerle buluşturmuş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Sinemanın sadece beyaz perde ile sınırlı kalmadığını; hayatın her anında insana bir şeyler öğrettiğini gösterdiklerini söyleyen Prof. Dr. Demirkıran, “Özellikle, “Kamera Gazze” bölümünde insanlığın yaralandığı bir çığlığa kulak verdik. Bizi bir araya getiren bir dil olduğunu yeniden keşfettik” diyerek, festivalin “Kamera Gazze” bölümünün mimarı olan Burak Taylan Yılmaz’a ve Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal’a teşekkür etti.
Yarışmaya Katılan Her Film, Bizim İçin Bir Ödül
Yarışmaya eser gönderen sanatçılara da seslenen Prof. Dr. Demirkıran, yarışmaya katılan her filmin, kendileri için ayrı bir ödül olduğunu belirtti ve filmlerini paylaşan her yarışmacıya şükranlarını sundu. Prof. Dr. Demirkıran, “İKÇÜ Film Festivali, sektörün profesyonelleriyle bir araya gelen, sorularını soran ve birçok şey öğrenen öğrencilerimiz için özellikle çok önemliydi. Öğrencilerimiz, sektörün akışını görmek zorundalar, biz buna bir katkı sağlamak istedik. Festivalin Onursal Başkanı İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ve festivalin başkanlığını yürüten ve ortaya çıkması için tüm enerjisini sarf eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu başta olmak üzere, danışma kurulunda yer alan rektör yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ile Prof. Dr. Süleyman Akbulut’a, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan’a, Genel Sekreter Nurettin Memur’a, Festival Direktörü Burak Taylan Yılmaz’a ve Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal’a, Festival Teknik Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan’a, teknik koordinasyon ekibinden Arş. Gör. Hüseyin Enes Balcı, Arş. Gör. İsmail Erol ve Arş. Gör. Rabia Şimşek’e, Etkinlik Koordinatörü Seda Kanburoğlu’na ve Medya ve İletişim Topluluğu üyesi öğrencilere teşekkür etti. Sponsorlara, destekçilere ve sektörün önemli isimlerinden oluşan jüri ekibine de teşekkür eden Prof. Dr. Demirkıran, “Ümidimiz ve hayalimiz festivalin sürekliliğinin olması ve daha da büyüyerek İzmir’in her yerine ulaşması” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından ödül törenine geçildi.
“Belgesel Film” kategorisinde ‘En İyi Film Ödülü’nü Hasan Ete’nin “İyi Ölüm” adlı filmi kazandı.
“Öğrenci Filmleri” kategorisinde, ‘En İyi Film Ödülü’nü Can Kahraman ve Barış Kösem’in ‘Zaman Usulca Fısıldadı’ filmi; ‘Jüri Özel Ödülü’nü Berkay Ellek’in ‘Beyaz Güvercin’ adlı filmi; ‘Kısa Film Yönetmenleri Derneği Ödülü’nü ise Birnaz Bengisu Cırıt’ın ‘Yaşam’ adlı filmi kazandı.
“Kısa Film” kategorisinde, ‘En İyi Kısa Film Ödülü’nü Yakup Tekintangaç’ın ‘Mori’ adlı filmi; ‘Jüri Özel Ödülü’nüMehmet Kanadlı’nın ‘Danışman’ adlı filmi; ‘Kısa Film Yönetmenleri Derneği Ödülü’nü ise Mert Erez’in ‘Rehber’ adlı filmi aldı.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) SKS tarafından düzenlenen 8’nci Bahar Şenliği İKÇÜ FEST 2025, Anıl Piyancı konseriyle sona erdi
Haber- Buket Sarı
Fotoğraf- Simay Baran, Deniz Giriş, Nurdan Ünlüoğlu, Ecem Nur Tura
İKÇÜ FEST 2025’in son gününde sahne alan Anıl Piyancı, “Palavra”, “Bırakman Doğru Mu”, “Kafa10” ve “Döndüm Durdum” gibi sevilen şarkılarını İKÇÜ’lü gençlerle birlikte seslendirdi. İKÇÜ’lü öğrenciler, Anıl Piyancı’ya hep bir ağızdan eşlik ederek İKÇÜ FEST 2025 ruhunu coşkuyla yaşadı.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nde büyük bir heyecanla gerçekleşen İKÇÜ FEST’25, üç günlük renkli etkinliklerin ardından sona erdi. Öğrenciler, festival boyunca düzenlenen çeşitli aktiviteler ile eğlence dolu anlar yaşadı.