“Kurtuluşun ve Kuruluşun Sembol Şehri” İzmir
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), Türk Tarih Kurumu iş birliğiyle düzenlenen “Şehir Kültür Medeniyet: Çaka Bey’den Günümüze İzmir” Sempozyumu İzmir protokolünün de katıldığı resmi törenle başladı.
Uluslararası 128 bildirinin yer aldığı sempozyumun açılış törenine İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, Çiğli Kaymakamı Adnan Çakıroğlu, İzmir Milletvekili Hamza Dağ, İKÇÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Turan Gökçe, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, Ege Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Ersan, Bakırçay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Berktaş, İl Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Hilmi Atabay, Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Serkan Tezel, Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, MHP İl Başkanı Veysel Şahin, İl Müftüsü Salih Sezik, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Kaya, Dekanlar, STK Temsilcileri, kurum ve kuruluşlardan gelen yöneticiler ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.
Program İKÇÜ Sanat ve Tasarım Fakültesinden Öğr. Gör. Mücahit Yalçın Öztüfekçi’nin solistliğinde, Prof. Dr. Ömer Özden, Doç. Dr. Serkan Çelik, Dr. Öğr. Üyesi Cem Çırak ve Ege Üniversitesi Devlet Klasik Türk Musikisi Konservatuvarından Öğr. Gör. Kâşif Demirözü, EÜ Türk Müziği Konservatuvar öğrencisi Ahmet Can Yakar’ın eşliğinde İzmir için bestelenen eserlerin seslendirildiği müzik dinletisiyle başladı.
Sempozyuma telgraf yollayan İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir’in kurtuluşunun 100. yılı etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen sempozyumun açılışından duyduğu memnuniyeti paylaştı ve başarılar diledi.
“Kurtuluşun ve Kuruluşun Sembol Şehri” İzmir
Sempozyum düzenleme kurulu adına konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe, 15 Mayıs 1919’da işgal edilen İzmir’in 9 Eylül 1922’de kazandığı istiklâlinin 100’ncü yılı vesilesiyle düzenledikleri üç gün sürecek sempozyumun değerli bilgilerin paylaşılacağı bir bilim şöleni olacağını kaydetti. İKÇÜ’nün kurulduğu günden bugüne toplumun “şehir, kültür, medeniyet” perspektifinden “tarih” bilincini canlı tutmak için üzerine düşeni yapmaya gayret gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. Gökçe, “Açılışını yapmak üzere bizleri onurlandırdığınız sempozyum da bu gayretin ortaya koyduğu sonuçlardan biridir. 705 yıl boyunca İzmir, bünyesinde barındırdığı farklılıkları zenginlik sayan, onları bir arada tutan hoşgörü ortamını ideal ölçülerde yaşatan gerçek anlamda bir şehir oldu. Bu hasletlere sahip olan Güzel İzmir, aynı zamanda 19 ve 20. yüzyıllarda asırlardır yaşadıkları topraklardan koparılarak sığınabilecekleri güvenli bir liman arayan muhacirlere kucak açan vefakâr ve fedakâr bir yerleşim oldu.Anadolu’nun Akdeniz’e açılan penceresi konumunda bulunan İzmir, 17. yüzyıldan itibaren yoğunlaşan iktisadi ve ticari faaliyetlerle elde edilen zenginlikle aynı zamanda edebiyat, kültür ve sanat faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir merkez oldu. Bunda, daha 15. yüzyıldan itibaren kendisini besleyen Tire, Birgi, Ayasuluğ ve Bergama gibi merkezlerden yayılan bilim, kültür, sanat faaliyetlerinin büyük etkisi oldu” dedi.
Uluslararası Katılımlarla Toplam 128 Bildiri
Sempozyumun içeriği hakkında bilgi veren Prof. Dr. Gökçe, “Programda, 1081-1402 yılları arasında 321 yıl devam eden fetih sürecinden başlayarak, yakın zamanlarda etrafımızdaki dünyada yaşanan karışıklıklardan kaçarak ülkemize sığınan ve İzmir’de yaşayan göçmenlerle ilgili sorunlara kadar uzanan farklı konuların ele alındığı toplam 128 bildiri yer aldı. Uluslararası katılımların da bulunduğu 128 bildiri, üç gün boyunca üç salonda, olabildiğince tematik hale getirilmiş olan 30 oturumda sunularak müzakere edilecektir. Türkiye için “kurtuluşun ve kuruluşun sembol şehri” İzmir Sempozyumu programı kapsamında fuaye alanında gezilebilecek olan Osmanlı Arşiv Belgelerinde İzmir”, “Eski-Yeni İzmir Fotoğraf Sergisi” ile “İşgalden İstiklâle İzmir Resim/Fotoğraf Sergisi”.başlıklarında üç tematik sergi düzenledik. Sempozyumumuzu Tire-Birgi gezisi ile tamamlamış olacağız. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse Hocamızın teşvik ve destekleriyle yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda hazırlanan böyle bir programla huzurlarınıza çıkmamızı sağlayan, katkı yapan herkese müteşekkiriz. Davetimize icabet ederek açılış programımızı teşrif eden kıymetli konuklarımıza şükranlarımı arz ediyorum. Yaşadığımız güzel İzmir’i bizlere kazandıranların öncüsü olan Çaka Bey’i; Türk hâkimiyetini daimi hale getiren Aydınoğlu Mehmet Bey’i; Gazi unvanını Aşağı İzmir’in fethi ile elde eden, iki İzmir’i Türk hâkimiyetinde birleştirme yolunda şehadet mertebesine eren Umur Bey’i; Osmanlı ile mücadelesi bir yana, 58 yıl sonra Liman Kalesi’ni ele geçirerek ikiliğe son veren Emir Timur’u ve İzmir’i Yunan işgalinden sonra, esaretten kurtuluşun ve kuruluşun sembolü, müstesna bir şehir konumunda değerlendiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sonsuz saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz” diye konuştu.
İzmir Üzerinde Çok Çalışılması Gereken Bir Şehir
İzmir’in Osmanlı dönemi tarihiyle ilgili önemli çalışmalara imza atan, İzmir tarihine çok değerli katkıları bulunan kendisi de İzmirli olan Prof.Dr. Mübahat Kütükoğlu, programa video mesajıyla katıldı. Prof.Dr. Mübahat Kütükoğlu, “İzmir gerçekten üzerinde çok çalışılması, İzmir’in sosyal ve iktisadi hayatının çok iyi incelenmesi gerekir. Ama arşiv kaynakları konusunda İzmir’in şanslı olduğunu söyleyemeyeceğim. Şehirde sık sık yaşanan depremlerde ve yangınlarda birçok belge ve kayıt yok olmuştur” diye konuştu. Genç tarihçi meslektaşlarının İzmir alanında başarılı çalışmalar yapacağından emin olduğunu belirten Prof.Dr. Kütükoğlu sempozyuma başarı dileklerini gönderdi.
Kentlerin Tarihlerine Sahip Çıkması Önemli
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, kurum olarak İzmir ile ilgili yapılan tüm çalışmalarda her zaman destekçi olduklarını kaydetti. “Ben de bir iktisat tarihçisi olarak İzmir’in tarihi önemini biliyorum” diyen Prof. Dr. Birol Çetin, “Sempozyumumuzda şehir özelinde son derece önemli başlıklar değerli tarihçi meslektaşlarım tarafından paylaşılacak. Değerli bilgilerin yer alacağı kitap haline dönüştürülecek bir sempozyum düzenlendi. Şehir tarihi, kurumları ve müesseseleriyle birlikte çalışılması gerekir. İnsanların kendi yaşadığı şehre, değerlerine sahip çıkması oldukça önemlidir. Yoğun bir katılımın sağlandığı bu programdan duyduğumuz memnuniyeti paylaşıyor, tüm değerli katılımcılarımıza teşekkürlerimiz iletiyoruz”diye konuştu.
İKÇÜ’ye Teşekkür
TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker ise İzmir’in tarihsel önemine vurgu yaparak sempozyuma paydaş olarak katılan tüm akademisyenlere teşekkür etti. İKÇÜ’ye de teşekkürlerini ileten Prof. Dr. Şeker, “ Şehrin kültürüne ve tarihine verdikleri önem sebebiyle değerli üniversitemize, yöneticilerine şükranlarımı arz ediyorum. İzmir çocukluğumuzun şehri. Şehirler gelişiyor ve değişiyor. Tarihi, kültürel değerlerini korumaya çalışsalar da zaman içerisinde erozyona uğruyor. Sadece binalar, fiziki yapı ve demografi olarak değişmiyor, kültürün içerisinde her öge de değişiyor. İzmir Türkiye’nin her yerinden göç alan ender şehirlerimizden. Bu noktada sempozyumun başlıklarından önemli çıktılar olacağı temennisiyle; verimli, başarılı toplantılar diliyorum ve tüm paydaşlarımıza teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.
Milli Mücadelemizin de Bayraktarlığını Yapan Bir Şehir
İzmir Milletvekili Hamza Dağ, İzmir’in her dönemde farklı din ve kültürlerin bir arada yaşadığı örnek şehir olduğunu belirterek milli mücadelemizin de bayraktarlığını yapan önemli bir kent olduğunu söyledi. İzmir Milletvekili Hamza Dağ, “Malazgirt Zaferinden on yıl sonra atalarımız Ege sahillerine ulaştı; Çaka Bey İzmir’i fethetti. İstanbul’un fethinden yüzyıllar öncesinden başlayan tarihi bir süreç söz konusu. Zaman zaman Haçlıların ele geçirdiği 1400’lü yıllarda da Osmanlı hâkimiyetine giren, her dönemde eski tarihini muhafaza eden, her kültürden, dinden insanın bir arada yaşadığı ticari bir şehir İzmir. Milli mücadelemizin de bayraktarlığını yapan bir şehir İzmir. İlk kurşun da İzmir’den atılıyor, düşmanın vatanımızdan tamamen kovulması da İzmir’den oluyor. Milli mücadelemizin sona erdiği şehir de İzmir oluyor. İzmir, 705 yıl önce Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından fethedilmiş olduğu 1317’den itibaren, fiziki yapısı ve sosyal dokusu ile tipik bir Türk İslam şehri görünümündedir. Bu şehir 1080’den bu yana Müslüman ve Türk kimliğindedir. İzmir tarihine çok boyutlu kazanımlar sağlayacak bu sempozyumu oldukça kıymetli buluyor, öncü bir hareket olarak nitelendiriyorum. Sonuçlarıyla değerli hocalarımızın bilgileriyle İzmir’e çok önemli bir dokuman kazandırılacaktır. Genç kardeşlerimiz de İzmir’in tarihi kimliğini daha çok anlayacaklardır. Hazırlanmasında, planlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum “diye konuştu.
Ağaç, Kökleri Üzerinden Büyür
İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger de İzmir’in 1081’den bu yana Türk-İslam yurdu olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, bunun altını dolduracak çalışmaların oldukça önemli olduğunu söyledi. İzmir Valisi Köşger, “Bugün İKÇÜ’de başlayan sempozyum bunun içini dolduracak değerli bir çalışmadır. Endülüs’ten aldıkları umutla bunların hesapları devam ediyor. 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkarmaları da yeni bir Endülüs Devleti yapma çalışmalarıydı. Bunların vatanımızla ilgili hesapları, kitapları bitmiyor. Fiziken yapamadılar, zihnen yapmaya çalışıyorlar. O yüzden tarihimizi bilmemiz gerekiyor gençler. Bu sempozyumun her bir başlığı çok önemli. Biz tarihimizi bilmezsek başkaları gelir doldurur. Geçmişini bilmeyen geleceğine hâkim olamaz. Ağaç kökleri üzerinden büyür. Bizim tarihimiz iftihar tablolarıyla dolu. Kimsenin bize insanlık dersi vermeye ne hakkı ne haddi var. Biz hâkimiyetimize aldığımız kimseye zulmetmemişiz, tüm kültürlerin barış içinde kardeşlik içinde bir arada yaşamasını temin etmişiz. Bizim medeniyetimiz nereye gittiyse bunu temin etmiştir. Bu sempozyumun öneminin bilinciyle emeği geçen tüm değerli katılımcılarına şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu.
Protokol konuşmalarının ardından Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin’in moderatörlüğünde, Prof. Dr. Feridun Emecen ile Prof. Dr. Haluk Selvi’nin sunumlarıyla sempozyum oturumları başladı.