İKÇÜ’de Sağlık ve Sosyal Boyutlarıyla HIV/AIDS Paneli
Muhabir: Caner Kocabıyık
Fotoğraf: Ali Yaman
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ)’nde Sağlık ve Sosyal Boyutlarıyla HIV/AIDS Paneli düzenlendi
İKÇÜ Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda düzenlenen ve HIV/AIDS Hastalığına dikkat çekmek için İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı, Konak Belediyesi ve Türk Tıp Öğrencileri Birliği’nin paydaşlığında düzenlenen panele İKÇÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Agah Tekindal ile akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Düzenleme kurulunda İKÇÜ Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz ve İKÇÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Asya Banu Babaoğlu’nun yer aldığı; moderatörlüğünü İKÇÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tözün ve Bayraklı İlçe Sağlık Müdürü Neşe Zeren Nohutçu’nun yaptığı panelde konuşmacı olarak İKÇÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi S. Atakan Nemli, Konak Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Dr. A. Soner Emre ve Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Uzm. Hem. Nurşen Kanbur yer aldı.
HIV Enfeksiyonu, Mitler ve Gerçekler
“HIV Enfeksiyonu, Mitler ve Gerçekler” başlıklı konuşmasına HIV/AIDS hakkında bilgiler vererek başlayan Dr. Öğr. Üyesi S. Atakan Nemli, “HIV ‘İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü’ olarak bilinir. Virüs, kişilerin bağışıklık hücrelerine nüfuz ederek sağlıklı bir bireyde beklenmedik enfeksiyonlara yol açarak bağışıklık sistemini zayıflatır ve başka hastalıkların görülmesine sebep olur.” ifadelerini kullandı. HIV’in dünyadaki ve Türkiye’deki durumunu da ele alan Dr. Öğr. Üyesi S. Atakan Nemli “HIV hastalığının ilk ortaya çıkmasından bu yana çok fazla gelişme oldu. Dünyada 90’lı yıllardan sonra yeni tedavi seçeneklerinin devreye girmesiyle vaka sayısında keskin düşüşler gözlemlendi, ancak Türkiye’de son dönemde HIV vakalarında gözle görülür bir artış var. Türkiye’de vakaya yakalananların sadece %40’ı HIV durumunu biliyor” şeklinde konuştu. HIV/AIDS hastalığı hakkında yanlış bilinenlerden de bahseden Dr. Öğr. Üyesi Nemli, “HIV hastalığı, sosyal temaslarla buluşan bir hastalık değildir. İnsanların aynı ortamda bulunmasıyla, öpüşme ve sarılma yoluyla bulaşmaz. HIV, ölümcül bir hastalık değildir ancak AIDS’e dönüştüğünde ve tedavi edilmediğinde ölümcül olduğunu söyleyebiliriz. Hastaların Tedaviyle uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürme şansları var. HIV hastası kadınlar bebek sahibi olamaz bilgisi de tamamen yanlış bir bilgidir. Bebek sahibi olabilirler ancak doğumda veya emzirirken hastalığın bebeğe geçme ihtimali bulunuyor.” diyerek sözlerini tamamladı.
“Ayrımcılık Dilde Başlıyor”
Ayrımcılık ve damgalamanın HIV hastalığına olan etkisinden söz eden Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Uzm. Hem. Nurşen Kanbur, “Ayrımcılık, dilde başlıyor. Bazı doktorlar kendilerine gelen hastalar hakkında aralarında konuşurlarken, ‘o HIV’li’ veya ‘o AIDS’li’ diyerek onları damgalıyorlar. Doktorlar böyle yaparak hastaların önünü kapatıyor ve onların sağlık hizmeti almalarını engelliyor. HIV’in sadece tıbbi anlamda değil, sosyal anlamda da bir mesele olarak görülmesi gerekiyor. Çünkü, ayrımcılık nasıl ki dilde başlıyorsa, değişim de dilde başlıyor. Bu değişim sürecinde de doktorlara ve sağlık çalışanlarına çok önemli görevler düşüyor. Tedavinin, HIV bulaşma hızını yavaşlatmakta ve önlemede anahtar rolü oynadığının hekimler ve sağlık çalışanları tarafından iyi bilinmesi gerekiyor.” diye konuştu.
HIV Tanılamada Gönüllü Danışmanlık ve Anonim Test Merkezleri
HIV tanısı koymakta Gönüllü Danışmanlık ve Anonim Test Merkezlerinin (GDTM) öneminden bahseden Konak Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Dr. A. Soner Emre, “Sağlık Bakanlığı, Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri’ni, HİV konusunda kendisini riskli hissedenlere danışmanlık hizmeti veren; aynı zamanda da teste ihtiyaç duyan kişilere kimlik bilgilerini paylaşmadan ücretsiz şekilde test yapan ve pozitif vaka tespit edilen kişileri doğru yere yönlendiren merkez olarak tanımlıyor. Türkiye’de HIV hastalığı tanısını koyma konusunda sıkıntı yaşanıyor. Bu açıdan Gönüllü Danışmanlık ve Anonim Test Merkezleri çok büyük bir önem taşıyor. Sağlık Bakanlığının yaptığı 2700 HIV testinde sadece 1 pozitif vakaya rastlanırken, gönüllü danışmanlık test merkezlerinin yaptığı 38 HIV testinde 1 pozitif vakaya rastlanıyor. Yaklaşık 100 kat daha güçlü diyebiliriz. Aradaki bu farkın sebebi, Sağlık Bakanlığı’nda yapılan testleri daha çok kendilerini risk altında hissetmeyen kişilerin yaptırması, Gönüllü Danışmanlık Test Merkezlerinde yapılan testleri ise daha çok kendisini risk altında hisseden kişilerin yaptırıyor olması.” ifadelerini kullandı.