İKÇÜ’de Ruh Sağlığı ve Din Üzerine Söyleşi Gerçekleştirildi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) SKS Yeniler Topluluğu tarafından Ruh Sağlığı ve Din üzerine söyleşi gerçekleştirildi.
İKÇÜ Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda düzenlenen, İKÇÜ SKS Yeniler Topluluğu tarafından organize edilen ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asım Yapıcı tarafından ruh sağlığı ile din ilişkisini ele almak üzere gerçekleştirilen söyleşiye İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Dirik ile akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Mutluluk Alınıp Satılan Bir Şey Haline Geldi
Ruh sağlığı ve dindarlık ilişkisini üç bilinmeyenli bir denkleme benzeten Prof. Dr. Asım Yapıcı, kavramların her birinin kendi içerisinde tartışmalı olduğunu dile getirdi. Bazı insanlar tarafından ruh sağlığının en önemli kriterinin mutluluk olarak algılanmasını eleştiren Prof. Dr. Yapıcı, insan öldürmekten çok mutlu olan seri katillerin varlığını hatırlatarak mutluluğun tek başına ruh sağlığının iyi olmasına dair bir kriter olamayacağını ifade etti. Mutluluk mu, Huzur mu? Diye soran Prof. Dr. Yapıcı, mutluluk kavramının günümüzdeki dönüşümünü ve saadet, mutluluk ve huzur kavramlarının mahiyetini anlattı. Prof. Dr. Yapıcı, “Klasik kültürümüzdeki ‘saadet’ kelimesi, ‘mutluluk’ şeklinde çevriliyor. Saadet ile çağdaş dünyada yeni anlamlarla donanmış olarak karşımıza çıkan mutluluk kelimesi aynı anlama gelmiyor. Saadet, huzuru ve mutluluğu da içine alan, entelektüel bir keyif de veren, kalbi de aklı da doyuran bir duygu. Mutluluk hedonist bir kavram haline geldi bugün. Herkes mutluluğu arıyor. Mutluluk krizleri var dünyada, ama nereye gidersek gidelim bizleri mutsuzluklar karşılıyor. Nasıl mutlu olunur? Sorusunun yanıtı yok bugün dünyada. Mutluluk endüstrisi deniyor; alınıp satılan bir şey haline geldi artık mutluluk” ifadelerini kullandı.
En İyi Terapi Dinlemek
Normalliğin ve anormalliğin ölçüsünün kültürden kültüre değişebildiğini söyleyen Prof. Dr. Yapıcı, normallik ile uyum arasındaki ilişkiye değinerek, bu ilişkinin ruh sağlığı bakımından önemine vurgu yaptı. “En uyumsuz insanlar peygamberlerdir. Geldikleri topluluğa uyum sağlasalardı cahiliye ile mücadele edemezlerdi” diyen Prof. Dr. Yapıcı, her şart ve ortama uyum sağlamanın toplumdaki gelişmeyi engelleyeceğini belirtti. Toplum içinde birilerinin de uyum göstermeden hataları ve yanlışları göstermesi gerektiğini, sürekli uyumun hem insanlarda hem de toplumda sorun oluşturabileceğini dile getiren Prof. Dr. Yapıcı, ruh sağlığında sürekli denge olamayacağını, esas olanın her dengesizliğin insanı üst bir dengeye taşıması olduğunu ve gelişmenin bu yolla gerçekleşebileceğini kaydetti. Dindarlığın ruh sağlığı üzerindeki etkisine dair anekdotlar anlatan Prof. Yapıcı, en iyi terapinin dinlemek olduğunu aktararak, yaşadıkları olumsuz şartların etkisiyle isyankar tutumlar ve davranışlar sergileyen insanları dinlerken, koşulların da hesaba katılması gerektiği görüşünü paylaştı. Yapılan çalışmalara göre bağımlılık, evlenme ve boşanma, öz saygı, depresyon, umutsuzluk, intihar gibi olgularla dindarlık arasındaki ilişkiye dair sonuçları aktaran ve dindarlığın bu olgular üzerindeki etkisini anlatan Prof. Dr. Yapıcı, bu ilişkiyi değerlendirirken dindarlık düzeyi ile birlikte ana değişken olan çevre faktörünün de hesaba katılması gerektiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Asım Yapıcı, manevi danışmanlık ve dini danışmanlık alanlarının psikolojiye ve psikiyatriye alternatif bir alan değil, tamamlayıcı bir alan olduklarını vurgulayarak sözlerini noktaladı. Ruh Sağlığı ve Din Üzerine Söyleşi programı katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasıyla son buldu.