Kur’an, Bilim ve Medeniyet Ekseninde Su Paneli Yapıldı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İslami ilimler Fakültesi tarafından Dünya Su Günü etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen panelde suyun giderek artan önemine dikkat çekildi, bilimsel ve tarihsel açıdan gelişimi ele alındı. İKÇÜ İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sıddık Korkmaz’ın moderatörlüğünde Fuat Sezgin Konferans Salonunda yapılan paneli çok sayıda öğrenci takip etti.
Mucizesinden Şükürle Faydalanmak Gerekir
Dekan Prof. Dr. Sıddık Korkmaz “Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: ‘Biz ’her şeyi sudan yarattık.’ Su yaratılmışların ilk aşamasıdır. Su olmadan hiçbir şey olmaz.” diyerek başladığı konuşmasında, suyun mucizesinden yeterince faydalanılmadığını söyledi. Prof. Dr. Korkmaz, “ Cenab-ı Hakk’ın kâinatla Müslümanla ilişkisi musahhar kılmakla açıklanır. Yani Allah suyu yarattı, suyu Müslümanların hizmetine açtı. Su hakkında yapılan oksijenini, hidrojenini ayırmak, yakıt elde etmek, sanayiye kazandırmak vs bilimsel çalışmalara baktığımızda bu gibi örnekleri İslam dünyasından maalesef duyamıyoruz. Hâlbuki Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak ne demişti, ‘Kâinatta olan her şeyi size musahhar kıldım’ demişti. Bize düşen bunu anlamaktır aslında. Yapay su elde etmek mesela. Böyle bir şey bizim gündemimize gelmiyor. Su, Kur’an-ı Kerim’de ifade ettiği gibi ve günümüzde de ifade ettiği gibi en önemli madde. Vücudumuzun yüzde 70’i su, dünyanın üçte ikisi su. İnsan su içmeden en fazla üç gün yaşayabiliyor. Bizim bilim insanları olarak suyun mucizesine övgü, hayret etmekten öte onun nimetinden, mucizesinden şükürle faydalanmak olmalıdır.” dedi.
Bir Elmayı Çöpe Attığımızda 85 Litre Suyu İsraf Ediyoruz
İKÇÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sorgun: her alanda suyun olmazsa olmazı olduğunu aktardı. Su ayak izi raporunda yer alan verilere de işaret eden Prof. Dr. Sorgun, suyun verimsiz kullanımının yakın gelecekte yol açacağı tehlikelere dikkat çekti. Prof. Dr. Sorgun, “Bir bardak süt için yaklaşık 225 litre suya, bir kilo çikolata üretimi için 17.196 litre su ihtiyaç var. 2030 yılına baktığımızda su ihtiyacının yüzde kırk artacağı görülmektedir. Suyu sadece içtiğimiz su olarak düşünmemeliyiz. Kullandığımız, giydiğimiz, yediğimiz her ürünün üretimi su gerektirir. Bir elmayı çöpe attığımızda yaklaşık 85 litre suyu da israf etmiş oluyoruz. Doğrudan tükettiğimiz suyu ayrıca dolaylı yoldan da tatlı su kaynaklarının harcanması ile tüketiyoruz. Toplam tatlı su kullanımımızın göstergesine su ayak izi deniyor. Tüketirken su ayak izine bakmamız gerekiyor. Suyun verimsiz kullanımından, israftan kaçınmalıyız.” dedi.
İzmir Tarihinin Su İzleri Modern Yapılarla İşgal Edildi
Türk İslam Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Sarp Alatepeli de “Antik Dönemden Günümüze İzmir Tarihi Kent Merkezinde Su” başlığında bir sunum yaptı. İzmir’in kuruluşundan bu yana su kaynaklarına verdiği önem ve suyu şehir merkezine yönlendirme şekilleriyle örnek yapıların öne çıktığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Sarp Alatepeli, “Kurulduğu günden bu yana yani Helenistik dönemden itibaren yerleşim görmüş bir kentten bahsediyoruz. Weber’in 1899’da hazırladığı haritada Yeşildere’nin, güneyde yer alan başlangıcına yakın bir noktada, Satıcı ve Cin Derelerinin suyunu topladığı görülmektedir. Bu çalışma bizim için değerli çünkü bir su yolları haritasının olduğu anlaşılmaktadır. 1999 yılında Prof. Dr. Ünal Öziş ve değerli ekibi bu kaynakları güncelliyorlar. 2007 yılından bu yana da Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanlığını yürüten İKÇÜ Türk İslam Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Ersoy ve benim de dâhil olduğum ekip tarafından bu çalışmalara devam edilmektedir. Kente su sağlayan iletim hatlarından ilki; iyi suya ulaşmak adına İÖ 150 ile İÖ 75 yılları arasında tesis edildiği düşünülen muazzam bir mühendislik örneği antik dünyanın önemli başarılarından biri olan Karapınar Su Yolu’dur. Akpınar Su Yolu ise sur içi yerleşiminin modern yapılarla tamamen işgal edildiği, yüzeye çıktığı yer dahi inşaat alanı içerisinde kaldığı görülmektedir. Smyrna kentinin en bilinen su iletim hatları hiç kuşkusuz görkemli su kemerleri ile Kızılçullu (Osmanağa) Su Yolu, Akpınar Su Yolu ve Karapınar Su Yolu’dur. İzmir’de su yapıları denince akla gelen ilk örnek Kızılçullu su kemerleridir. Anadolu’da Osmanlı egemenliğinin hâkim kılınmasının ardından Osmanlıların Bizans Dönemi’ne ait su iletim hatlarını tamir ettiği, işleyiş prensiplerini benimseyerek yenilerini inşa ettiği görülmektedir.” diye konuştu.
Tefekkür Edilmesi Gereken Bir Vasıta
İKÇÜ İslami İlimler Fakültesinden Kur’an-ı Kerim Okuma ve Kıraat Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. İskender Şahin de “Vahiy ve Su” başlığını Kur’an-ı Kerim’den verdiği örnek ayetlerle irdeledi. Günümüzde suyun üretiminden ziyade tüketimi ve israfla gündeme gelmesinin büyük bir hüsran olduğunu belirten Doç. Dr. Şahin, “Suya karşı gerçekten çok nankör bir durumdayız. Su, Kur’an’ı ve bilimi kendi paydasında bir araya getirmiştir. Bilim suyu yapısıyla ele almaktadır. Kur’an bu bilgileri verirken verdiği bilgiler bir amaçtan ziyade daha çok araç niteliği taşımaktadır. Vahiy penceresinden baktığımızda onun imana, ahlaka, salih amele götüren ve her boyutuyla tefekkür edilmesi gereken bir vasıta olduğunu müşahede etmiş oluruz. Kur’an-ı Kerim, suyun oluşumu konusunda olduğu gibi tabiattaki dönüşümü konusunda da verdiği bilgilerle mucize olduğunu, her çağın insanına göstermiştir. O’nun asırlar önce sunduğu hakikatlerin bugün bilimin tasdik etmesi, gerçeği oluşturmaktadır.” şeklinde konuştu.