42,8295$% 0.03
50,7022€% 0.62
6.180,91%1,17
4.491,07%1,19
11.290,36%-0,18
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi(İKÇÜ) Türk İslam Arkeolojisi Öğrenci Topluluğu tarafından düzenlenen “Yapay Zekâ ve Tarih” söyleşisinde, yapay zekânın tarih alanında sunduğu yeni imkânlar ele alındı
Haber-Fotoğraf: Ezgi Gülcü
Türk İslam Arkeolojisi Öğrenci Topluluğunun düzenlediği “Yapay Zekâ ve Tarih” konulu söyleşide, yapay zekânın arkeoloji ve tarih çalışmalarında nasıl kullanılabileceği, veri işleme süreçleri, dijital analiz yöntemleri ve gelecek perspektifleri konuşuldu. Orhun Salonu’nda düzenlenen ve Türk İslam Arkeolojisi Topluluğu Başkanı Burcu Kübra Erdoğan’ın açılış konuşması ile başlayan etkinlikte, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarım Bölümü Öğretimi Üyesi Prof. Dr. Savaş Arslan ile Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Sanat ve Tasarım Anasanat Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi Hidayet Berber konuşmacı olarak yer aldı.
Burcu Kübra Erdoğan açılış konuşmasında “Türk İslam Arkeolojisi Öğrenci Topluluğu adına düzenlediğimiz bu buluşma, bir seminerden öte ortak bir ilginin, uzun soluklu bir emeğin, geçmişle kurduğumuz güçlü bağın ürünüdür. Türk İslam Arkeolojisi Bölümü, 2015 yılında Bölüm Başkanımız Sayın Prof. Dr. Harun Ürel hocamızın öncülüğünde kurulmuştur. Adı, kapsadığı dönem ve temsil ettiği alan itibariyle Türkiye’de ve dünyada tek olma özelliğine sahip olan Türk İslam Arkeolojisi, bizler için yalnızca bir eğitim alanı değil aynı zamanda taşıdığımız büyük sorumluluğun da adıdır. Bölümümüz, geçmişi yalnızca incelemiyor; onu anlamaya, korumaya ve geleceğe aktarmaya da odaklanıyor. Dolayısıyla, aldığımız eğitim bizlere sadece akademik bilgi kazandırmakla kalmıyor, kültürel mirasa karşı güçlü bir bilinç de kazandırıyor. Burada yetişen her öğrenci bu mirasın taşıyıcısı olma sorumluluğunu da üstlenmektedir. Bu akademik yapının en canlı parçası olan Türk İslam Arkeolojisi Topluluğu ise bölümü tanıtmak, öğrenciler arasındaki akademik paylaşımı arttırmak ve üniversite yaşamının bilimsel ve akademik paylaşımını arttırmak, bilimsel ve kültürel etkinliklerle zenginleştirmektedir. Bugüne kadar düzenlediğimiz tüm seminerler, sempozyumlar, kültürel geziler ile bu çalışmayı desteklemeye ve geliştirmeye gayret gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz” dedi.
Yapay zekâ, tarihle olan ilişkimizi kökten dönüştürüyor
Yapay zekâ ve tarih ilişkisini anlatan Prof. Dr. Savaş Arslan, “Benim asıl alanım sanat tarihi. Ben bu alana yoğunlaştığımda hayatımıza dijitalleşme girdi. Analogdan dijitale, oradan da yapay zekâya geldik. Eskiden sinema tarihi yazarken kütüphanelerin tozlu arşivlerinde aylarca çalışıyordum, sonra dijital arşivlerle hızlandık, şimdi ise araştırdığımız her şeyi yapay zeka ile yoktan var edip üretebiliyoruz. Bunları da o dönemin bilgilerini, belgelerini iyi topladığım sürece çok gerçekçi bir şekilde yapabilir hale geldim. Biz dört, beş seneden beri çalışmalarımızda yapay zekayı kullanıyoruz. Düzenli üretim yapıyoruz ve çok düşük bütçelerle inanılmaz şeyler yapabiliyoruz. Şu an çok güzel bir yerdeyiz. Bizim tabii bir uzmanlık alanımız var. Ben bugünü yansıtan değil, tarihi canlandıran çalışmalar yapıyorum. Sizlere tavsiyem, geçmişi yalnızca okumakla kalmayın. Geçmişi yeniden inşa etmek için yapay zekâ bizden daha analitik, bilişsel sonuçlara varıyor. Tarihin bir döneminde yaşamış insanların mantığına yönelik doğru sorular sorduğunuzda, o dönemlere dair algı ve hayal gücü kullanarak size ciddi şeyler söyleyen yapay zekâlar var. El yazması, tarama, okuma, tarihsel olayların simülasyonu gibi işleri yapma şansımız artık var. Yapay zeka arkeolojik görüntü analizinde, eser restorasyonunda çok güçlü bir araç haline geldi. Bugün geldiğimiz noktada, geçmişi anlamakla kalmayıp onu yeniden kurma imkânı sunan yapay zekâ, tarihle olan ilişkimizi kökten dönüştürüyor” dedi.
Tarih artık anlatılan değil, üretilen ve yazılan bir şeye dönüşüyor
Lisans eğitimini Radyo TV Sinema alanında tamamladığını belirten Hidayet Berber ise “Teknoloji geliştikçe, biz de kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Biliyorsunuz, alan geliştikçe algoritmik sinema diye bir şey girdi hayatımıza. Sinemadaki klasik giriş, gelişme ve sonuç şeklindeki üç perdeli yapının dışına çıkıldı. Biz artık yapay zekâ sayesinde giriş, gelişme ve sonuca bağlı kalmadan; sonuçtan girişe, sonuçtan gelişmeye, gelişmeden girişe görüntülerle oynayabiliyoruz. Bunu yapmamız için de gereken şey bizim yapay zekâyı beslememiz, yani veri girmemiz gerekiyor. Bu alanda yaptığımız her şey de, yeni bir alan olan algoritmik sinemaya giriyor. Yapay zeka sistemleri, konunun geçtiği yerin coğrafi ve tarihsel özelliklerine göre filtreleme yapıyor. Doğal olarak tarihsel ve ideolojik konularda farklı yapay zekalardan farklı gerçeklikler çıkıyor. Bu noktadan sonra temel tekniklerle özellikle tarih, arkeoloji, restorasyon gibi birebir doğruluk gerektiren alanlarda kıyafet, mimari, arka plan gibi tüm detayları doğru vererek tarihi tutarlılığı sağlamak gereklidir. Yapay zekâyla eski görselleri restore edip hareketlendirebiliyor, pikselleri yapay zekâya doldurtabiliyoruz. Artık aynı modeli farklı mevsimde, atmosferde ve zamanda gösterebiliyoruz ve tek bir fotoğraftan onlarca tutarlı video varyasyonu üretebiliyoruz. Sonuç olarak tarih artık anlatılan değil, üretilen ve yazılan bir şeye dönüşüyor” dedi.

İKÇÜ Tıp Fakültesi Bulaşıcı Hastalıklar Paneli Düzenledi
1
Çelebili Minikler 23 Nisan’ı Dopdolu Bir Programla Kutladı
117345 kez okundu
2
Türkiye’nin En Genç Kadın Profesörü İKÇÜ’lü
2833 kez okundu
3
İzmir’in En Donanımlı Farazi Mahkeme Salonu İKÇÜ Hukuk Fakültesi’nde Açıldı
1824 kez okundu
4
İKÇÜ’nün TÜBİTAK Destekli 4. Uluslararası Öğrenciler Sosyal Bilimler Kongresi İçin Geri Sayım Başladı
957 kez okundu
5
“İKÇÜ Diş Hekimliği Fakültesi Hastanesi İzmir’in Modern Yüzü Olacak”
951 kez okundu