AkademiEğitimEn GüncelİKÇUKültür - Sanat

İKÇÜ’de Türk Dünyası Edebi İlişkileri Söyleşisi

Muhabir: Caner Kocabıyık

Fotoğraf: Aybars Sürmeli

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ)’nde “Türk Dünyası Edebi İlişkileri” konulu bir söyleşi gerçekleştirildi

İKÇÜ Hekim Hacı Paşa Konferans Salonu’nda, Edebiyat Topluluğu tarafından düzenlenen ve Edebiyat Araştırmacısı Prof. Dr. Yavuz Akpınar’ın konuşmacı olduğu söyleşiye çok sayıda öğrenci katıldı. 

“Türk Dili ve Edebiyatının Fonksiyonu Daraldı”

Türk devletlerinin edebi ilişkilerini kavramaya yönelik gerçekleştirilen söyleşide Prof. Dr. Yavuz Akpınar, “1970’li ve 80’li yıllarda Türk Dili ve Edebiyatı, Türk devletlerinin dili ve edebiyatı olarak anlaşılıyordu. Bugünlerde maalesef öyle bir noktaya geldik ki, Türkiye’de edebiyat öğretmenleri veya Türk Dili öğretmenleri yetiştiren bölümler şekline dönüşerek fonksiyonu iyice daraldı. İlgi alanımız Türkiye Türklerinin edebiyatı ve dil problemleri ile sınırlanır hale geldi. Bu durum en çok öğrencilerin işine geldi. Çünkü öğrenciler çok fazla şey öğrenmek istemezler, konuları azalttığınız zaman öğrencilerin işlerine gelir. Bilimde azla kanaat olmaz, konunun bütününü öğrenmek lazım yoksa eksik kalırız. Bunun için Türk edebiyatını bir bütün olarak görmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.

“Yazı Dili Geleneğimizden Koptuk”

Günümüzde kullanılan dilin geleneklerinden koptuğunu söyleyen Prof. Dr. Yavuz Akpınar: “Türkiye’nin tarihte geçirdiği süreçleri ve dönemleri bilmezsek edebiyatımızın ve dilimizin geçirdiği döngüleri de anlayamayız. Yani Türk dilinin yazı dili olarak Orta Asya’da olgunlaştığını bilmezsek Anadolu’da ortaya çıkan yeni yazı dilini anlayamayız. Oğuzların batıya göçüyle beraber hem büyük Türk grubundan hem de yazı dili geleneğinden koptuk ve yeni yazı dili geleneğini başlattık.” ifadelerini kullandı. Türk dili araştırmalarında yapılan yanlışlıklardan da söz eden Edebiyat Araştırmacısı Prof. Dr. Akpınar “Türk dili ve tarihi araştırmalarımızda açıkları kapatmaya çalışıyoruz ancak bu araştırmalarda yapılan bir yanlışlık var. Bütün Türk dili çalışmalarının metodu Türk lehçeleri ve ağızları arasındaki farklılıkları ortaya koymaya yönelik. Burada yanlış bir çalışma biçimi söz konusu aslında. Benzerlikler üzerinden hareket ederek, benzerliğin ne kadar olduğunu ortaya koymak gerekiyor.” diye konuştu.