Türkiye’nin En Genç Kadın Profesörü İKÇÜ’lü
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak İstatistik alanındaki En Genç Kadın Profesör olma özelliğini taşıyor
1987 yılında İzmir’de dünyaya gelen İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Mühendislik Bilimleri Bölümü Temel Bilimler Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak, İstatistik alanında Türkiye’nin En Genç Kadın Profesörü olma özelliğini taşıyor. 2015 yılında Yardımcı Doçent olarak atandığı İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ)’nde 2017 yılında henüz 30 yaşında iken İstatistik Doçenti unvanı alarak alanında önce Türkiye’nin en genç kadın doçenti olan Prof. Dr. Küçükbayrak, 2022 yılında 35 yaşında aldığı profesörlük unvanıyla ise Türkiye’nin en genç kadın profesörü oldu.
Çalışmalarını halen İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ)’nde sürdüren ve lisans ve lisansüstü seviyelerde, Türkçe ve İngilizce dillerinde Matematik ve İstatistik dersleri veren Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak, Olasılık Teorisi, Uygulamalı İstatistik, Biyoistatistik, Veri Bilimi, Makine Öğrenmesi ve Yapay Zeka gibi konularda çalışmalar yürütüyor. Aynı zamanda kurucu kadrosunda bulunduğu İKÇÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Yazılım Mühendisliği Anabilim Dalı programlarında, veri bilimi ve yapay zeka alanlarında öğrenciler yetiştiriyor.
İKÇÜ, Öğretim Üyelerinin Yükselmelerini Destekliyor
2009 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi Matematik Bölümü’nden yüksek şeref derecesi ile mezun olduktan sonra aynı yıl Uygulamalı Matematik ve İstatistik Bütünleşik Doktora Programı’na başlayan ve 5 yıllık programı 4 yılda bitiren Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak, 2015 yılında atandığı İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin genç bir üniversite olmasıyla, kendisinin alanında en genç kadın profesör olması arasında bir benzerlik bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak, “Genç bir üniversiteye mensup olmanın zorlukları olduğunun farkındayım. Fakat üniversitemizin genç bir üniversite olmasının zorlukları olduğu gibi güzel yanlarının da olduğunu düşünüyorum. Üniversitemizin hem kendisi, hem de akademik ve idari kadrosu çok genç ve dinamik. Genelde üniversitelerde akademisyenler doçent unvanını aldıktan sonra profesör kadrosuna atanmak için çok uzun süreler boyunca bekleyebiliyorlar. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nin genç bir üniversite olması ve idari kadronun öğretim üyelerinin yükselmelerini desteklemesi sayesinde profesör kadrosuna doçentliğimin 5. yılı dolduğunda atanmış oldum” ifadelerini kullandı.
Genç Yaşında Ulusal ve Uluslararası Birçok Başarıya İmza Attı
Genç yaşında ulusal ve uluslararası alanda birçok başarılara imza atan Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak, 2015 yılında University of Piraeus (Yunanistan) ve University of Toronto’da (Kanada) doktora sonrası araştırmacı olarak çalıştığını aktardı. Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak, University of Piraeus Research Center (UPRC) ve European Union-European Social Fund (ESF) tarafından desteklenen “Patterns and Scans Theory in Molecular Biology, Reliability Engineering and Experimental Psychology” isimli projeye başvuran birçok aday arasından doktora sonrası araştırmacı olarak seçildi ve €13840 ile ödüllendirildi. Kanada’daki araştırmalarını ise “Runs and Pattens and Their Applications to Biological Sequences” başlıklı projesi ile kazanan Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak, projesini TÜBİTAK BİDEB 2219 Yurt Dışı Doktora Sonrası Araştırma Bursu ile tamamladı. Birçok uluslararası konferansta davetli konuşmacı olarak yer alan, Science Citation Index (SCI) dizininde taranan dergilerde makaleleri yayımlanan, uluslararası tanınırlığı olan yayınevleri tarafından basılan kitapların bölümlerine katkı sunan, alanında bilinirliği yüksek olan birçok dergide hakem olarak görev yapan ve bilimsel projelerde yürütücü ve araştırmacı görevlerini üstlenen Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak, son yıllarda çalışmalarını yapay zeka ve biyoistatistik alanlarında yoğunlaştırdı.
Matematik Her Şeyden Önce Bir Düşünme Biçimi
Matematiğin her şeyden önce bir düşünme biçimi olduğuna değinen ve “Çocuklara erken yaşlarda matematikten önce matematiksel düşünme tarzını öğretmek gerekiyor” diyen Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak, çocukların matematiği sevmeleri, matematiği anlamaları ve matematiksel düşünmeyi öğrenmeleri ile geleceğin daha güzel şekillenebileceğini belirtti. Antik Yunan’da ortaya çıkan Batılı anlamdaki felsefenin ve bilimin başlangıcında matematiksel düşünmenin önemli bir rolü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak, “Platon’un, öğrencilerine matematik, doğa bilimi ve yöntem biçimleri hakkında dersler verdiği Akademia’nın girişinde ‘Ageometretos medeis eisito’ yani ‘Geometri bilmeyen giremez’ yazar. Galileo Galilei de “Mathematics is the language with which God has written the universe!” yani “Matematik Tanrı’nın, evreni yaratmak için kullandığı alfabedir!” demiştir. Örnekler çoğaltılabilir tabi ki ama burada asıl söylemek istediğim şey, matematiğin yalnızca rakamlar kullanılarak yapılan ve somut dünyada hiç işimize yaramayacak olan belli başlı formüller ve işlemler yığını olmadığıdır” şeklinde konuştu.
“Profesör Olduğumu Söylediğimde Şaşkınlıklarını Gizleyemiyorlar”
“Tanıştığım insanlar mesleğimi sorduğunda ‘Akademisyenim’ diyorum. Ardından ‘Doktora bitti mi? Ne zaman bitecek?’ şeklinde ikinci bir soru geliyor. Profesör olduğumu söylediğimde ise şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar” diyen Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak matematiğe olan ilgisinin, 4-5 yaşlarındayken 90’lı yılların sevilen çocuk programı Susam Sokağı’ndaki “Matematik Dedektifleri” sayesinde başladığını kaydetti. Ailesi, arkadaşları, hocaları ve öğrencilerinin kendisiyle gurur duyduklarını dile getiren Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak’ın en büyük destekçisi ise eşi. İlkokuldan itibaren en başarılı olduğu dersin matematik olduğunu dile getiren Prof. Dr. Femin Yalçın Küçükbayrak, akademisyen olma kararını anlatırken ise şu sözlere yer verdi, “Matematik Bölümü’nde okurken ikinci sınıfta Prof. Dr. İsmihan Bayramoğlu’ndan aldığım Olasılık Teorisi dersleri hayata bakış açımı değiştirdi. Lisansın ikinci senesi bittiğinde, yaz stajı yapmam gerekiyordu. Aslında bir bankayla anlaşmıştım ama aniden stajımı üniversitede yapmaya karar verdim. O yaz, Türkiye’nin en genç doçenti olan ve daha sonra da Türkiye’nin en genç profesörü unvanını alacak olan Prof. Dr. Serkan Eryılmaz’la tanıştım ve bütün bir yazı onun bana vermiş olduğu teorik problemleri çözmeye çalışmakla geçirdim. O yazın sonunda ise (20 yaşındayken) akademisyen olmaya karar vermiştim. Öyle de oldu… Doktora çalışmalarımı, 2013 yılında, Prof. Dr. İsmihan Bayramoğlu ve Prof. Dr. Serkan Eryılmaz’ın danışmanlıkları altında tamamladım”