En GüncelGenelHaberlerİKÇUPolitikaSosyal

İKÇÜ’de 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Küresel Siyaset Paneli

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) 15 Temmuz Destanının yedinci yılında “15 Temmuz Darbe Girişimi ve Küresel Siyaset” konulu panele ve “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Fotoğraf Sergisi”ne ev sahipliği yaptı

“15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” etkinlikleri kapsamında İKÇÜ Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin moderatörlüğünde gerçekleşen “15 Temmuz Darbe Girişimi ve Küresel Siyaset” başlıklı panelde Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Av. Mustafa Akış, Hukuk ve Değişim Derneği Kurucu Başkanı Av. Samir Altunkaynak ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Abayhan konuşmacı olarak yer aldı. 15 Temmuz destanının hafızalarda taze bir şekilde tutulması için düzenlenen paneli Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Çiğli Kaymakamı Adnan Çakıroğlu, Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdürü Mesut Uğurlu, İl Müftü Yardımcısı Rahmi Yiğit, Tarım ve Orman İl Müdürü Mustafa Özen, Çiğli İlçe Müftüsü Fetullah Uydaş, siyasi partilerin temsilcileri, dekanlar, akademik ve idari personel ile çok sayıda katılımcı izledi.

15 Temmuz Son Kurtuluş Operasyonlarıydı 

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, batılıların sınırları değiştirmeden ülkeleri bölme ve parça parça bir yapı oluşturma gibi bir gayretleri olduğuna işaret ettiği konuşmasında, “Bunu Irak’ta gördük, Suriye’de gördük. Onların bu dizayn gayretinde Türkiye Cumhuriyeti planın en önemli parçası” dedi. Bu planda öncelikle merkezi hükümeti zayıflatan yeni güç odakları oluşturduklarını, merkezi hükümetlere ambargo uygulayarak oluşturdukları güç odaklarını desteklediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akış, “Bu yapı, ülkede birlikte yaşama arzusunu yok ediyor, parça parça bir yapı oluşturuyor. Yeni konseptleri bu. Bu dizayn yapılırken 7 Şubat MİT Krizi, 17- 25 Aralık operasyonlarını yaşadık. Devleti zor duruma düşürmek için karanlık operasyonların sonuçsuz kalması neticesinde 15 Temmuz’a uzanan süreç ortaya çıktı. 15 Temmuz son kurtuluş operasyonlarıydı” dedi.

Üniversiteler, Örgütün Fabrikasını Oluşturuyor

FETÖ’nün TSK ve emniyet teşkilatındaki örgütlenmesini önemli seviyelere çıkardığı seksenli ve doksanlı yıllara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akış, örgütün sivil ve eğitim yapılanmasının ardından ünite yapılanmasına geçtiğini belirtti. “Sivil yapılanma örgütün para işini yürüten bir yapı. Üniversiteler, askeri okullar, örgütün fabrikasını oluşturan eğitim yapılanmasıdır. Ünite yapılanması ise örgütün mahrem yapısı dediğimiz yargı, mit, emniyet, askeriyedeki yapılanmasıdır. Örgütte en yüksek mertebe ise kıta ve ülke imamlarının olduğu İstişare Heyeti olarak biliniyor. Tabi bu yapının başında ezotorik, kâinat imamı olarak nitelendirdikleri peygamberle konuşan bir elebaşı var. 28 Şubat operasyonu FETÖCÜ okulların önünü açan bir operasyondu. 2015 sonbaharında Sızıntı’da ve Zaman gazetesinde yayınlanan subliminal mesajlarla Pensilvanya’da darbenin yapısı oluşturulmaya başlanıyor” diye konuştu. 

Lider Millet Uyumu Çok Önemli Bir Parametredir 

Darbe teşebbüsünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasında Zekai Paşa’dan aldığı emir doğrultusunda darbeci General Semih Terzi’yi tereddüt etmeden öldürerek şehadete yürüyen Ömer Halisdemir’in darbenin başarısız olmasındaki önemini hatırlatarak 15 Temmuz’da yaşananları aktaran Akış, “Lider, millet uyumu çok önemli bir parametredir. Kaçma imkânı olan ve canıyla ailesinin hayatıyla imtihan edilmiş cesur bir lider olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan açıklamasında ‘ölümüne ölümüne’ diyor. Her siyasi görüşten her kesimden oluşan milletimiz kınından çıkmış kılıç gibi sokağa çıkmasaydı zillet bir dönem yaşayacaktık. Bu vesileyle gazilerimize uzun ömürler diliyorum. Tüm şehitlerimize rahmetler diliyorum. böyle anlamlı bir gün vesilesiyle sizlerle bir araya getirdiği için Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye ve İKÇÜ ailesine teşekkürlerimi iletiyorum” şeklinde konuştu.

Hangi Çılgındı ki Milletin Bekasına Zincir Vurmaya Kalkışıyordu

Açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, muhteşem bir destanın başlangıcını oluşturan kalkışmanın yıl dönümünde gerçekleşen “15 Temmuz Darbe Girişimi ve Küresel Siyaset” panelinde konunun detaylı biçimde ve farklı boyutlarıyla ele alınacağını belirterek hain darbe girişiminin hafızalarda taze tutulmasının gelecek nesillerin selameti açısından zorunlu olduğunu vurguladı. O meşum geceyi hatırlatarak sözlerine devam eden Rektör Prof. Dr. Köse: “Hatırlayın lütfen! O gece boğaz köprüsünü trafiğe kapattıklarında ve vatandaşlarımızın üzerine kurşunlar yağdırdıklarında bu cüretin kaynağını hepimiz sorgulamadık mı? Hangi çılgındı ki, milletin köprüsüne, geleceğine ve en nihayetinde bekasına zincir vurmaya kalkışıyordu? Sorunun cevabı çok geçmeden bulundu. Kısa zamanda yurtdışı işbirlikçileri ile birlikte ülkemizin meşru hükümetini ve Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan hainler kendilerini ele verdiler. Son yıllarda tüm bağımlılıkları kıran ve tam bağımsızlık yolunda hızla ilerleyen; daha müreffeh bir toplum ve daha gelişmiş bir demokrasi için hızla yol alan Türkiye’yi bu yoldan döndürmek isteyenlerin içerdeki maşaları harekete geçmişlerdi. Aslında bu çağ için ütopik gibi görünse de, cennet vatanımızda ilk defa karşılaşmadığımız bir tutumun tipik bir örneği ile daha karşı karşıyaydık; darbelerle hedefinden her defasında saptırılan Türkiye’nin önü yeniden kesilmeye çalışılıyordu” ifadelerini kullandı. 

Hain Kalkışma, Haçlı Anlayışının Son Denemesidir

Türkiye’nin önünü kesmek isteyen hain darbe girişimine karşı, milletin bir kahramanlık destanı yazdığının altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, içerdeki piyonların ve onların ağababalarının, dünyadaki çağdaşları ile aynı kalıba sokulan dijital çağın Türk çocukları ve onların ebeveynleri için ‘devlet ebed müddet’ geleneğinin devam ettiğini hesaba katmayarak yenildiklerini söyledi. Rektör Prof. Dr. Köse, “Cumhur, Reisinin tek talimatı ile sokaklara döküldü ve tüm dünyaya ve onların uşakları alçaklara ‘Mevzu Vatan ise gerisi teferruattır’ gerçeğini tankların önünde göğsünü siper ederek yeniden ispat etti. Halkın genç yaşlı demeden yurdun her köşesinde gösterdiği direniş, Nene Hatun’un,  Kara Fatma’nın, Şerife Bacı’nın kahramanlıklarının yeniden sergilenmesiydi. Bu milletin mayasıyla mayalanmış gençler, kadınlar ve çocuklar; mayası temiz, hamuru sağlam insanların çocukları atalarının Malazgirt’te, Miryokefalon’da, Kosova’da, Çanakkale’de yaptıklarının aynısını aradan yüzyıllar geçse de tüm dünyaya bu kez naklen izlettiriyorlardı. Dil, etnik köken, mezhep, ideoloji ya da hayat görüşünden bağımsız bu birliktelik, aslında sosyolojinin yeniden ve bu toplum için farklı bir değerlendirme ile ele alınması gerektiğini de akla getiriyordu.” diye konuştu. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde sergilenen kahramanlığın milletin kendine gelmesine ‘Bir’ ve ‘Beraber’ olmasına vesile olduğunu hatırlatan Rektör Prof. Dr. Köse, bir millete yaşam hakkı tanımamayı amaçlayan Haçlı anlayışının en son saldırısının da atalarının kanını taşıyan bir nesil tarafından böylece bertaraf edildiğini kaydetti. 

Kurguladıkları Planların Biri PKK, Diğeri de Fetullahçılıktır 

Hukuk ve Değişim Derneği Kurucu Başkanı Av. Samir Altunkaynak tarih okumalarının sosyoloji ve hukukun mihenk taşı olaylar üzerinden yapıldığını kaydettiği konuşmasında, toplumun tüm farklı kesimlerinde yaşanan tecrübelerin unutulmayarak böyle olayların tekrarlanmaması yönünde bir bilincin oluşması gerektiğini söyledi. Geçmişte yapılan darbelerden günümüz 15 Temmuz’una gelinen süreçte yaşanan acı tecrübelerin bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Av. Altunkaynak, “2007 Cumhurbaşkanlığı Seçimi krizi, 2008 parti kapatma davası, 2010 Referandumu gibi kırılmalar bizi bu sonuca götürmektedir. Gezi eylemleri, 6 – 7 Ekim’de Güneydoğu’da yaşanan olaylar, 17-25 Aralık, 7 Şubat MİT krizi gibi olaylardan 15 Temmuz’a uzanan süreçte yaşananların tümünde halkın iradesine kastı görüyoruz. Diğer taraftan Türkiye üzerinde kurgulanan iki büyük proje var. Bu göz yumulan yapılardan birisi PKK’dır diğeri de Fetullahçılıktır. Beka Vadisi’nin ve Pensilvanya’dan bir farkı yok. Büyük devletler içerde değil dışarda plan yapar. Batılıların akıllı kaos dedikleri bir teorileri var. Kendileri yönetebildiği müddetçe kaosun olmasını istiyorlar ve onun devamını sağlıyorlar. Bunu Afganistan’da görmekteyiz. Irak ve Somali’de, Mısır’da bunu görmekteyiz” dedi. 

Yasamanın Temel Şekillendiriciliği Korunmalı

15 Temmuz kalkışmasının Türkiye Cumhuriyeti’nde istedikleri yapıyı oluşturamayanların halkın iradesini ortadan kaldırmaya yönelik yaptığı Batı destekli bir ön darbe hareketi olduğunu aktaran Altunkaynak, kamu düzeni olan bir hukuk devletine sahip olmanın önemine dikkat çekerek; ”Yasamayı önceleyen bir anlayışı hakim kılmak lazım. Temel görevimiz objektif kuralları olan, şeffaf, liyakatlı bir hukuk sistemini içselleştirmek” dedi.  Altunkaynak, “Yasamanın temel şekillendiriciliği korunmalı, yargı bağımsızlığı ve erklerin görev alanlarının kat’i tanımı ve sınırı bir an önce belirlenmelidir” diye konuştu. 

Geri Plan ve Sahnedeki Örgüt Tipi

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Abayhan, Eski FETÖ üyelerinin beyanlarının yer aldığı araştırmasından örnekler verdiği konuşmasında, FETÖ’nün uluslararası platformlarda terör örgütü olarak anlaşılmamasının altında yatan noktalara değindi. Dr. Öğr. Üyesi Abayhan, “İlgili terör örgütünün iki ayrı örgüt tipine sahip olduğu söylenebilir. Bunlardan bir tanesi ‘geri plan (stay behind) örgüt tipi’ olarak kavramsallaştırabileceğimiz temel eylem ve planlarının grup mensupları dışındakilerin farkında olmadığı, kendini gizleyen, belli etmeyen örgüt tipidir. Örgütün içinde barındırdığı diğer örgüt tipi ise, geniş taban desteğine sahip olan, oldukça görünür yapıdaki ‘sahnedeki örgüt tipi’dir.  Özellikle kadın ve gençlerden seçilen gruplar, örgütün üyelerinin sosyal medya hesapları, gençleri etkilemede oldukça aktif olan popüler kültür ikonlarının örgütün bu boyutunda yer aldığı söylenebilir” dedi.

Manipülasyona Ergenlik Döneminden Başlıyorlar

FETÖ’nün bireyler üzerindeki etkilerinin özellikle çocukluktan ergenliğe geçiş döneminde daha fazla görüldüğünü aktaran Dr. Öğretim Üyesi Abayhan, “Gençlerin ailelerden koparılması sekizinci sınıfta başlar. Ergenlere ilişkin alınan kararların ailelerinden önce birincil olarak ablaya ve abiye sorulması, aynı evde yaşamakta olan bireylere, özellikle ‘abi’ ve ‘abla’ların sağladıkları duygusal destek söz konusu. Gruptan ayrılmaya çalışan gençlerin hem ‘şefkat tokadı’ denen öğreti ile hem tüm sosyal desteğinin kaybı ile hem de ailelerini karşılarına almaları ile baş etmeleri gerekmektedir” şeklinde konuştu.  Örgütün yapılanması çözüldükçe gruba yeni üye katılımının azalacağını mevcutlarının da atıl bir pozisyonda kalacağını ifade eden Abayhan, bu sürecin gerçekleşmesinde; FETÖ’yü, söylemlerini, ritüellerini ve zihin dünyasını farklı disiplinlerde ve disiplinler arası şekilde geniş kapsamlı çalışılmasının önemine vurgu yaptı.

Katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasının ardından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Av. Mustafa Akış ile Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’den oluşan protokol üyeleri Sanat ve Tasarım Fakültesi tarafından hazırlanan ‘15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Fotoğraf Sergisi’nin açılışını yaptı.