Türkiye’deki İlk Delgi Sondajlı Paleolitik Çağ Jeoarkeolojisi Çalışmasını İKÇÜ Ekibi Başlattı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Coğrafya Bölümü ile İnsan ve Çevre Araştırmaları Topluluğu tarafından “Çeşme Yarımadası Antik Kentleri Üzerine Jeoarkeolojik Değerlendirmeler” konulu webinar düzenlendi
Arkeolojik araştırmalarda ve bulguların değerlendirilmesinde yer ve doğa araştırmalarında elde edilen bilgileri kullanma yöntemi olan Jeoarkeoloji ile Çeşme Yarımadası’ndaki Antik kentler üzerine yapılan saha çalışmalarını değerlendirmeyi amaçlayan ve İKÇÜ SBBF Coğrafya Bölümü Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Serdar Vardar’ın konuşmacı olduğu “Çeşme Yarımadası Antik Kentleri Üzerine Jeoarkeolojik Değerlendirmeler” başlıklı webinara çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.
Paleocoğrafya kavramının hem fiziki coğrafya anlamında hem de fiziki çevre içinde yaşayan insanın etkinliklerini ifade etmesi bakımından eski ortamı, coğrafyanın eskisini ifade ettiğini söyleyen Doç. Dr. Serdar Vardar, Jeoarkeolojinin ise bir yöntem olarak arkeologların çalıştıkları alanların çevresindeki doğal ortamı algılamalarına yönelik bir ihtiyaçtan doğduğunu belirtti. Doç. Dr. Vardar, arkeoloji ile coğrafya alanlarını bir araya getiren bu yöntemin dünyada 1970’li yıllarda ortaya çıktığını, Türkiye’de ise yaklaşık 40 yıllık bir tarihi olduğunu aktardı.
Günümüzden 2.6 milyon yıl-12000 yıl öncesine dayanan ve Paleolitik Çağ ile Mezolitik Çağı kapsayan Pleistosen devrinden 11700-9000 yıl öncesine dayanan Neolitik Çağ’dan sonrasını ifade eden Holosen devrine kadar uzun bir tarihsel dönemin kronolojisini anlatan Doç. Dr. Vardar, Çeşme Yarımadası Antik Kentleri konusunu, bir bütünlük içerisinde İzmir’e dair birçok farklı döneme ait jeoarkeolojik, arkeolojik ve jeolojik anlamdaki bilgileri içermesi nedeniyle ve yoğun olarak bu bölgelerde saha çalışmaları yapmaları sebebiyle seçtiklerini dile getirdi.
Çeşme Yarımadası Antik Kentlerinde yaptıkları paleocoğrafya ve jeoarkeoloji çalışmalarını anlatan Doç. Dr. Vardar, en az 10 yıldır üzerinde çalıştıkları Karaburun Yarımadası’nda elde edilen Paleoolitik Çağa ait bulgular, Urla’da bulunan ve su altı ve su üstü kent kalıntılarına sahip Limantepe Antik Yerleşimi’ndeki Neolitik Çağ’a ait bulgular, büyük bir tsunami felaketinin izlerini taşıyan Sığacık’taki Teos Antik Yerleşimi’ndeki Tunç Çağı’na dair kalıntılar ve Çeşme’de yer alan ve Tunç Çağı kalıntılarını taşıyan Bağlararası Antik Yerleşimi hakkında detaylı bilgiler verdi.
Paleocoğrafya ve Jeoarkeoloji çalışmalarının proje temelli ve ekip işi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Vardar: “Yapılan bir çalışma, araziye gidilmesinden sondajın alınmasına, alınan sondajın torbalanmasından laboratuvar ortamına taşınmasına ve laboratuvarda yapılacak çalışmalara kadar insan gücüne ihtiyaç duyduğu için iş bölümünü ve belirli bir maliyeti gerektiriyor. Dolayısıyla bu tür çalışmalar süreklilik, disiplin, sadelik ve dinginlik içerisindeki ekiplerin oluşması ile gerçekleşiyor” dedi. Türkiye’deki delgi sondaj yöntemli ilk Paleolitik Çağ Jeoarkeolojisi çalışmalarını sistematik bir şekilde 4-5 sene önce İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ekibi olarak kendilerinin başlattığını vurgulayan Doç. Dr. Vardar, şu anda sahada gerçekleşen birçok çalışmanın içinde olmaları konusunda desteklerini esirgemeyen İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse başta olmak üzere üniversite yönetimine, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Gökçe’ye ve Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Çiğdem Ünal’a teşekkür ederek sözlerini noktaladı.