En GüncelİKÇUSosyal

İKÇÜ’de Vefatının 750. Yıl Dönümünde Mevlana’yı Anma Programı Düzenlendi

Fotoğraf– Ali Yaman

Muhabir-Zeynep Yaşar

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sanat ve Tasarım Fakültesi’nin düzenlediği “Aşk-ı Vuslat: 750. Yıl Dönümünde Mevlana Temalı Sanat Eserleri Sergisi”nin açılışı ile başlayan etkinlik İlahiyat Fakültesi ile Sanat ve Tasarım Fakültesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Mevlana’nın 750. Ölüm Yıldönümü Anma Programı” ile devam etti

İKÇÜ Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu fuaye alanında düzenlenen “Aşk-ı Vuslat: 750. Yıl Dönümünde Mevlâna Temalı Sanat Eserleri Sergisi” sanatseverlerden ilgi gördü. İKÇÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi’nden 7 akademisyen ve 11 yüksek lisans öğrencisinin 28 çalışmasının yer aldığı anlamlı serginin 17 Aralık tarihine kadar açık olacağı bildirildi. Sergi hakkında bilgi veren İKÇÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikri Salman, “Ürettiğimiz sanat eserlerinde ‘Aşk-ı Vuslat’ın anlamını Hz. Mevlânâ’nın bir sözüne; bir güle, bazen de bir lâleye yükledik. Kimi eserlerde bir sûfînin ney üflemesine, semah eden bir Mevlevi’ye yer verdik. Ama hepsinin arka planında; tıpkı Hz. Mevlana’nın felsefesinde olduğu gibi bir gün baki alemde Yaradana kavuşmayı, vuslatı anlamlandıran bir tema vardı. Her bir sanat eserimiz, derin bir tefekkürü ve mana aleminde yer alan bazı incelikleri yansıtıyor” dedi. 

Sergi açılışının ardından İKÇÜ İlahiyat Fakültesi ile Sanat ve Tasarım Fakültesi’nin ortaklaşa düzenlediği Vefatının 750. Yıldönümünde Mevlana’yı Anma Programı ve Mevlevi Musikisi Dinletisi gerçekleşti. Program, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin oturum başkanlığını yaptığı panelle başladı. Panelde 9 Eylül İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Himmet Konur ile İKÇÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Hamide Ulupınar ve Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kuşlu konuşmacı olarak yer aldı. 

Gönüller Sultanı ‘Mevlana’

Panelin açış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Hz. Mevlânâ Celâleddin’i Rumi’nin zamanın sınırlarının ötesinde bir irfan kaynağı olduğunu ifade etti.  Mevlana’nın düşünceleri ve eserleri ile bütün zamanları ve insanları kapsayan evrensel bir miras bıraktığını kaydeden Prof. Dr. Köse, “Hazreti Mevlâna, yaratana gönül veren, bütün dünyadaki yaratılanları yaratandan ötürü sevmeyi öğreten, ölümü bir ‘Şeb-i Arus’ olarak anlatan, insanı yaratılmışların en şereflisi olarak gören bir anlayışla; her dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklayarak sevginin, barışın, kardeşliğin ve hoşgörünün sembolü olmuştur. O bütün insanlığı kucaklayan; günümüze ve geleceğe ışık tutan düşünceleri, insana ve yaşama ilişkin derinlikli söylemleri ile gönüller sultanıdır” dedi. 

Şems’ten Sonra Ham İken Pişmiş ve Yanmıştır

Panelistlerden Prof. Dr. Himmet Konur, Mevlana’nın yazım ve düşün hayatının “göç” kavramı çerçevesinde şekillendiğini, eserlerinde yolda olmaktan çok şey çıkardığının görüldüğünü belirtti. Mesnevi’nin medeniyetimizdeki önemli yerinden bahseden Prof. Dr. Konur,  “Hazreti Mevlana’nın Âşıklar Divanında, ‘Eğer güneş ve ay dönüp durmasalardı, sağır kayalar gibi oldukları yerde durabilselerdi, ne güneş ışıklar saçarak dünyayı aydınlatır, ne de ay ışığı geceleri hoş bir şekilde nurlar saçardı’ der. Eserlerinde O’nun iyi bir gözlemci olduğunu da görmekteyiz. Ayrıca ney metaforu da önemli. Neyden o güzel sesin çıkması için içinin temizlenmesi gerekiyor. Burada kastedilen insan-ı kâmildir. O’nun hayatında ilk olarak babası, sonrasında Seyyid Burhaneddin Tirmizi ardından Şems-i Tebrizî, Rûmî ve Mesnevî’yi yazmasına vesile olan müridi ve halifesi Çelebi Hüsâmeddin Hazretleri’nin tesirini görmekteyiz. İlk bilgileri babasından yakın çevresinden almıştır. Burhaneddin Tirmizi gözetiminde tasavvuf eğitimi almış ve 5 yıl medresede hocalık yapmıştır. Şems-i Tebrizî ise gönlündeki ilahi aşk ateşini tutuşturmuştur. Şems’ten sonra ham iken pişmiş ve yanmıştır” diye konuştu.

Hikmet, Müminin Kaybolmuş Devesi Gibidir

İKÇÜ İlahiyat Fakültesinden Doç. Dr. Hamide Ulupınar, bilgi, marifet ve hakikate ulaşmak için hikmet sütünün içilmesi gerektiğini aktaran Mevlana’nın eserlerinde hikmet kavramına bolca işaret ettiğini söyledi.  Bu kavram üzerinden Kuran- Kerim’in hikmet bilgisine talip olmanın önemini Mevlana’nın eserlerinden örnekleyen Doç. Dr. Ulupınar, “Can, hikmete, bilgilere; ten ise bağa, bahçeye, üzüme meyleder diyen Mevlana, hikmeti, müminin kaybolmuş devesine benzetir. Hikmet, insanı bilen yapar. Burada hikmet bilgidir. Mümine göre Allah’ın her işinde bir hikmet vardır. Kul ise vasıta olmak için aklını kullanmalıdır. Boğazı ve bağırsakları arasında tutsak olmamalıdır. Hikmeti kullanmak kişinin çabasına bağlıdır” dedi.

Dünya Hayatı Bir ‘Gurbet’tir

‘Mevlânâ’da Ölüm/Vuslat Düşüncesi’ üzerine konuşan Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kuşlu da Mevlana için dünya hayatının bir ‘gurbet’ olarak tasavvur edildiğini belirtti.  İnsanın dünya hayatının ‘elest bezmi’ ile başlayan bir yolculuğu olduğunu, Mesnevi’nin başında buna işaret edildiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Kuşlu, “O bu dünya hayatında bir gurbettedir. Asli vatanından ayrılarak bu dünyaya gelmiştir. Bir beytinde, ‘Allah, Âlemi lûtfetmek için yarattı. Ayrılık bile, onun kahrından doğmakla beraber vuslatın kadrini bilmek içindir. Bu suretle diler ki ayrıldığı, canın kulağını bursun, onu tedibetsin de can, vuslat günlerini bilsin’ der. Mevlana dünya hayatını, ‘dar bir çarıkla geniş bir ovada yürümek gibidir’ diye anlatır. Burada çarık, insanın dünya hayatında karşılaştıkları zorluklara, geniş ova ise rahmete tekabül eder. Bu dünyada rahmet ve zahmet bir aradadır. Ama rahmet daha ağırdır. ‘Dünya hayatı bir mahkeme koridoru gibidir, biz ise şahitlik etmek için bekliyoruz’ der. Burada ilahi adaletin tecellisini çağrıştırır. Eserlerindeki ölmeden önce ölmek tabiri ile kişinin nefsi ile hesaplaşmasının önemine değinir, ölümden korkmanın boşunalığını ifade eder. Bu aslında kişinin kendiyle yüzleşmesinden korkmasıdır. Kamilin bu yolculuğu ölümle, Şeb-i aruzla tamamlanacaktır” şeklinde konuştu.

Programın sonunda Sanat ve Tasarım Fakültesince düzenlenen; vokallerde,  İKÇÜ İlahiyat Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi İhsan Sütşurup ile Bilal Saygılı Cami İmam Hatibi Ahmet İnce’nin yer aldığı, kanunda Sanat ve Tasarım Fakültesinden Prof. Dr. Ömer Özden, ritimde Doç. Dr. Serkan Çelik, yaylı tanburda Doç. Dr. Cem Çırak, udda Doç. Dr. M. Yalçın Öztüfekçi, neyde yüksek lisans öğrencisi Ferhat Savaş tarafından icra edilen Mevlevî Musikisi Dinletisi beğeniyle takip edildi.